İSLAMDA GÖRGÜ KURALLARI


   İSLAMDA GÖRGÜ KURALLARI(ADAB-I MUAŞERET)
İSLAMDA GÖRGÜ 1
Sayın okurlarım İslam her konuda olduğu gibi adab-ı muaşeret konusundada müslümanlara yol gösterir. Oturma ,kalkma,selamlaşma,ziyaret v.b bütün sosyal faaliyetlerimizde nasıl davranmamız gerektiği konusunda bize yol gösterir ışık tutar. Sizlerle birkaç tanesini paylaşarak İslamın nasıl insan yaşantısının her evresinde, her döneminde,her anında,her hareketinde,her iş…inde, sosyal,siyasal,ekonomik,bilimsel,tarihsel v. b her alanda sürekli canlı olduğunu sürekli güncel olduğunu, hayatın tam içinde olduğunu göstermek istedim. İşte size birkaç örnek.
1-SELAM VERMEK: Dinimiz İslam iki müslüman karşı karşıya geldiğinde birbirlerine selam vermek gerektiğini bize bildirir. (esselamü ğaleyküm verahmetullah) ” Allahın selamı ve rahmeti üzerine olsun” Görüldüğü gibi müslüman müslümanla karşılaştığı zaman , ilk işi ona dua etmektir. Ne güzel bir uygulama sana dua eden birisinin hakkında kötü düşünmek mümkünmüdür?. O kişiye karşı bir sevgi ve dostluk beslemezmisiniz.? Nitekim Peygamberimiz(sav) HADİS:”Selam toplumda sevgi ve muhabbetin artmasına sebep olur.”(Buhari.cenaiz.2) Buyurmaktadır. Selamı alan kişide duaya karşılık dua ile cevap verir.(ve aleykümselam ve rahmetullah)”Allahın selamı ve rahmeti senin ve hepimizin üzerine olsun. Diye onun duasına dua ile karşılık vermektedir. Aslında daha güzli ile cevap vermek daha güzeldir bunu kim söyküyor Kuran-ı kerim(Nisa.86)” Siz bir selam ile selamlandığınız zaman sizde ondan daha güzeli ile karşılık verin. Veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah(cc) herşeyin hesabını gereği gibi yapandır” Görüldüğü gibi Allah(cc) selamın daha iyisi ile karşılık vermemizi ama en azından aynı ile cevap vermemizi bizden istiyor. Daha iyi cevap şudur.(Aleykümselam ve rahmetullahi ve berakatüh.)”Allahın selamı,rahmeti ve bereketi senin ve hepimizin üzerine olsun.
Selam konusunda Kuran-ı kerimde birçok ayet mevcuttur. Merak eden okuyucularım için birkaç tanesinin ayet numarasını veriyorum. Bakınız(nisa.94,enam.54,araf.46,yunus.10,hud.48,hud.69,rad.24,ibrahim.23,hicr.52,nahl.32,meryem.15,meryem.33,meryem.47,
meryem.62,taha.47,nur.27,nur.61,furkan.63,furkan.75,neml.59,kasas.55,ahzab.44,ahzab.56,yasin.58,saffat.109,saffat.120,
saffat.130,saffat .181, zümer.73, zuhruf.89,zariyat.25,vakıa.26,vakıa.91,mücadele.8,. Sayın okurlarım görüldüğü gibi
Allah(cc) selam konusuna büyük önem vermiştir.
KUSURLARI GİZLEMEK
İSLAMDA GÖRGÜ 2
Sayın okurlarım bir şahsın hakkında hoşuna gitmeyecek yazı yazmak, televizyon,radyo,gazete,internet,dergi ve gazete gibi ; Topluma yayın yapan basın, yayın yoluyla duyurmak çok daha korkunç bir günahtır.Bugün sabahtan akşama kadar televizyonlarda kadın proğramları yapılmakta bu proğramda dinimizin yasakladığı dedikodu milyonların gözü önünde yapılmaktadır.sadece …dedikoduda değil; bunun yanında dinimizin yasakladığı iftira,zan,mahremiyet ve günahların ilanı v.b birçok günah işlenmektedir.Dedikoduyu yapanla onu dinleyenin günahı aynıdır. Gıybeti dinlememi, veya gıybeti yapılan kişi savunulmalı , veya oradan uzaklaşılmalıdır.Bakın peygamberimiz(sav) ne buyuruyor.HADİS:” Bir kimse ,yanında gıybeti yapılan bir mümini gücü yettiğince savunmazsa; Allah o kimseyi kıyamet gününde insanların içinde rezil eder.(taberani)HADİS:”Her kim gıyabında mümin kardeşinin kusurlarının söylenmesine mani olur, örterse Kıyamet gününde Allahta onun kusurlarını örter.(ibni ebud dünya) Sayın okurlarım dirilerin gıybetini yapmak günah olduğu gibi, ölülerin gıybetini yapmakta günahtır.HADİS:”Ölülerinizin güzel hallerini zikredin; Kötülüklerini söylemekten çekinin.” HADİS:”Bir kişi Allahın rızasına muvafık olan bir kelimeyi konuşur. O kelime ile Allahın Allahın rızasına kavuşacağını zannetmez. Halbuki o kelime sebebiyle kıyamete kadar, o kimseyi rızsını kazanmaya muvafık kılar. Bir kimsede Allahın gazabını tahrik edecek bir kelime konuşurda o kelimeyle Allhın gzabına uğrayacağını zannetmez. halbuki yüce Allah(cc) o kelime sebebiyle ona gazab eder.(tirmizi)HADİS:” Miraca çıkarıldığım zaman bakırdan tırnakları bulunan bir kavme rasladım.O tırnaklarla yüzlerini ve göğüslerini tırnaklıyorlardı.Ey Cebrail bunlar kimlerdir dedim.Bunlar gıybet ederek insanların ölülerinin etlerini yiyen ve onların vakar ve haysiyetine dokunanlardır.dedi.”/Ebu Davut) Sayın okurlarım müslüman kişi yaramaz bir söz işittiği zaman ondan yüz çevirmelidir.işte ayet.(kasas.55)”Bunlar(müminler) yaramaz bir lakırtı işittikleri zaman bundan yüz çevirirler.” (müminun.3)”Öyle müminlerki onlar boş lakırtılardan ve faidesiz şeylerden yüz çeviricidirler.”(isra.36)” Çünkü kulak ,göz,kalp bunların herbiri bundan mesuldur.”HADİS:Hz Peygamber(sav) namaz kılmak için kalktığında Malik .B.Duhşum nerdedir ?diye sordu. Ashagtan bir şahıs O münafık Allahı ve resulunu sevmeyen bir adamdır. Dedi. Resulu Ekrem ona sus bir daha bunu söyleme Onu Allahın rızasını dileyerek Lailahe illallah Muhammedurresulullah derken görmüyor,duymuyormusun. buyurdu.”HADİS:Peygamberimiz(sav) buyurduki Ey diliyle iman edip ,imanları kalplerine inmeyen topluluk. Sakın müslümanları çekiştirmeyin.Onların gizli hallerini araştırmayın.Zira kim müslümanların gizli kusurlarını araştırırsa Allahta onun gizli kusurlarını açığa çıkarır. Kiminde Allah(cc( gizli kusurlarını açığa çıkarırsa Allah(CC) onu evinin içinde rezil eder.”(ebu davut,tirmizi) Sayın okurlarım daha önce peygamberimizin(sav) Kul hakkı yiyenler müflistir. Ne kadar ibadet ederlerse etsinler. Eğer yaptıkları kul hakkı ibadetlerinden azsa hakkını yediği kişiler haklarını alınca elinde sevap kalmaz ve başkalarının günahını yüklenerek cehenneme girer. Buyrulmuştur. En büyük kul haklarının başındada gıybet gelir. Gıybetini ettiği kişi hakkını helal etmedikçe Allah(cc) gıybet edeni bağışlamaz. HADİS:Gıybet eden kişiler sevaplarının gıybetlerini ettikleri kimseye verileceğinin bilseler ve gıybetlerini yaptıkları kişilerin günahlarınında onların sırtına yükleneceğini bilseler. Pek çok aşlar ve nedamet duyarlar. ve tevbe istiğfar ederler.HZ ÖMER(ra) Buyurduki ”Allahı zikredin .çünkü Allahı zikir şifadır.Gıybet etmeyin çünkü gıybet derttir.Buyurmuştur. Peygamberimiz(sav Buyurdu.HADİS:” Gıybet zinadan daha büyük bir suçtur. Sahabiler nasıl olur ya Resululllah diye şaşarak sorarlar. Buyurduki Kişi zina edikten sonra günahına tevbe edip te Allaha yönelirse Allah(cc) bu kişinin tevbesini kabul eder. Fakat gıybet eden kimsenin tevbesini kabul edip günahını bağışlamaz.taki gıybetini ettiği kimse kendi hakkını helal edinceye kadar. (ibni Hıbben)

GIYBET VE ALAY ETMEMEK
İSLAMDA GÖRGÜ 3
HADİS:Peygamberimiz(sav) buyurduki. Kıyamet günü kişiye amel defteri verilipte okuduğunda bakacakki orada Dünyada iken işlemediği bırtakım iyilikler yazılıki ben bunları işlemedim. Allah(cc) ey kulum o iyilikler senin gıybetini yapanların iyilikleridir. Aynı şekilde ilemediği günahların da defterde olduğunu görecek yarabbi ben bu günahları işlemedim diyecek. …Allah(cc) O günahlar gıybetini yaptığın kişilerin günahlarındır denilecek(buhari-müslim)HASAN BASRİ: (ra) Birisinin kendisi hakkında gıybet ettiğini duysa hemen o adama bir adet altın gönderirdi. Ve derdiki söyleyin ona bu para benden aldığı günahların ve bana bağışladığı sevapların karşılığıdır. Derdi. Anlayana sivri sinek saz. Anlamayana davul zurna az. Müslüman kardeşini alaya alan ve gıybetini yapan kişiye azap olduğunu Kuran-ı kerim şu ayettede bildiriyor.(Hümeze.1)”Kardeşini gıybet ve alaya alan kişiye azap vardır.” Müslüman söylenen her söze inanmamalı doğruluğunu araştırmalıdır. Acaba gerçekten bu söz söylenmiştir. Yoksa sözü getiren yanlışmı getirmiştir. Nitekim Kuran-ı kerimde (huccurat.6)”Ey iman edenler. bir fasık gelip size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. ki yanlışlıkla bir cemaata fenalık yaparsınızda yaptığınız işe sonradan pişman olursunuz.” O nedenle birisi size gelip falanca şöyle dedi senin için dedi derse hemen inanmayıp araştırma yapmalıdır. HADiS: Bir ramazan günü iftar vaktinde peygamberimiz(sav) Oruç tutan üç kişiyi iftara çağırır. İki kişiye siz oruçlu değilsiniz der. Onlar yemin ederek kesinlikle oruçlarını bozacak birşey yapmadıklarını söylerler. Bunun üzerine peygamberimiz.(sav) Onlara kusun bakalım şu kaba der . O iki kişi kusarlar ki et parçaları dökülür. İki adam yine yeminle et yemediklerini söylerler. Peygamberimiz onlara sizler başkalarının dedikodusunu yaptınız. ve manevi olarak etlerinizi yediniz dolayısıyla tuttuğunuz. oruç manen bozuldu buyurur. Sayın okurlarım gıybetin çeşitlerini genel olarak şöyle sıralayabiliriz.
1-BEDENLE ALAKALI GIYBET: Bir kişinin arkasından onun duyunca hoşlamyacağı bir eksikliğini söylemek. Mesela şaşı,kör,topal,kel,yaralı,sivilceli,kısa,uzun,zenci,sarı,siyah, V.b Ancak bunu söyleyen kişinin niyeti hakaret etmek değilse o kişiyi tarif etmek için başka yol bulamadıysa veya o kişi bunu duyduğunda rahatsız olmayacaksa o zaman gıybet olmaz.
2-SÜLALEYE(SOYA) YAPILAN GIYBET: Kişinin babasını,annesini,kardeşini,veya yakın akrabalarını kötülemek.
3-AHLAKLA İLGİLİ GIYBET: Huyu kötü,havalı,kibirli,sinirli,aciz,korkak,cimri v.b sözler.
4- DİNE AİT GIYBET: Hırsız,yalancı,sarhoş,kumarcı,zalim,beynamaz, v.b
5-DÜNYEVİ HUYLARINA GIYBET:Edepsiz,terbiyesiz,tembel, v.b sözler.
6-GİYİMLE ALAKALI GIYBET:Uzun,kısa,dar,geniş,eski,kirli,paspal, v.b. sözler.
Hangi hususta olursa olsun arkasından konuştuğunuz kişiyi üzecek her söz ve hareket gıybettir ve günahtır. Sayın okurlarım gıybet en fazla işlenen günah olduğuı halde içeriği en az bilinen günahtır. Bugün alimi,cahili,büyüğü,küçüğü,kadını erkeği hepimiz istisnasız gıybet ederken hangi sözlerin gıybet olduğunu hangi sözlerin gıybet olmadığını bilemiyoruz. Dolayısıyla bazen gıybat olduğunu sandığımız şeyleri söylemeyerek adaletin işlemesini veya suçun engellenmesini sağlayamamaktayız. ilerde açıklanacağı gibi gıybetin caiz olduğu hatta yapılması zorunlu olduğu yerler vardır. Bazen aman dedikodu olur diye arkadaşlarımızla sıhbetten vazgeçmekte, veya günah olmayan gıybeti yaptıkları zaman nasıl olsa günaha girdik zannıyla günah olan gıybete dönülmekte ; Bazende gıybeti iftira etmekle karıştırıp yani iftira etmeyi dedikodu sanıp yaptıkları dedikodunun günah olmadığını savunmakta ve bilmeyerek şirke girmektedirler. O nedenle gıybet çok iyi tahlil edilmeli, hangi gıybetin mübah yani caiz yani serbest olduğu yani günah olmadığı ,hangi gıybetinde haram yani günah olduğu iyi bilinmelidir. Her sözün gıybet olduğunu sanmak insanı yanlızlığa iter. Buda yanlıştır. İnsanlar elbette sohbet edeceklerdir. MECLİSE GELENE YER AÇMAK
İSLAMDA GÖRGÜ 4
Sayın okurlarım görüldüğü gibi sadece iftirayı atan değil bu iftirayı yayanlarda büyük günah işlemiş oluyorlar. o halde bir iftira duyduğumuzda şöyle hareket etmeliyiz. 1- İftirayı atan kişi derhal susturulmalıdır.2-Hemen o kişiyi o toplumdan uzaklaştırmalı 3- Bunu başaramadıysak yani iftira atıldı ise suçlanan kişi savunulmalıdır. 4- Israr ederse gözünle g…ördünmü diye sorulmalıdır.5-gördüm derse 4 şahidin varmı diye sorulmalıdır.6- var derse şahitlerin güvenilirmidir diye sorulmalıdır. 7-Israra devam ederse susumalı ve bu iftirayı asla başkalarına anlatmamalıdır. yayılması engellenmelidir.
10- MECLİSE GELENE YER AÇMAK: ” Mümin bulunduğu meclise biri geldiğinde ona yer açar ve kalkar. işte ayet.(mücadele.11)”Ey iman edenler. Meclise biri geldiği zaman o kişiye yer açın size yer aç denilince gücenmeden yer açınki Allah(cc) size genişlik versin.Meclise biri geldiğinde kalkın. denilince gücenmeden kalkın ki Allah(cc) Sizden inanaları ve kendilerine ilim verilenleri. derecelerle yükseltsin.Allah(cc) yaptıklarınızdan haberdardır.” Sayın okurlarım görüyorsunuzki Kuran-ı kerimin bahsetmediği hiçbir konu yoktur. Üstelik açık açık ayet olduğu halde ne hikmetse bu ayetede uyulmamaktadır. Farkında iseniz bu ayette fakir, zengin ,küçük ,büyük,genç,ihtiyar,kadın,erkek,çocuk,büyük ayırımı yoktur. Demekki bir toplumda otururken dışardan birisi gldiğinde küçük,büyük,kadın,erkek kim olursa olsun. Ona yer açıp ayağa kalkmalıdır.Dalgınlıkla bunu yapmadıysak birisinin gelene yer aç demesine gücenmemelidir. Böyle yapanları Allah(cc) derecelerini arttırmakla müjdeliyor. O kişileri öğüyor O halde Allahın övgüsüne mazhar olmak istiyorsak gurur kibir yapmadan gelen kim olursa olsun ayağa kalkmalı ve yer göstermeliyiz. Görüldüğü gibi İslam kıl beşi bil işi ile bitmiyor. Kuran-ı kerimin tüm ayetlerine elimizden geldiğince riayet etmeliyiz.
11-AKRABA VE DOSTLARIN SOFRASINA OTURMALIDIR.: Evet işte size çok ince ,çok manidar,çok hoş bir ayet. insan gerçekten kuran-ı okudukça ufku açılıyor. insanlığı,terbiyeyi,yaşamı,oturup kalkmayı akrabaya ve dostlara davranışı herşeyi ama herşeyi öğreniyor. İşte o güzel ayet.(Nur.61)”Bütün akrabalarınızınve dostlarınızın evlerinde yemek yemeniz.ne güzeldir.Toplu halde veya ayrı ayrıda yiyebilirsiniz.” Aman Allahım şu inceliğe bakarmısınız. Şu güzelliğe bakarmısınız. Buyuruyorki allah(cc) Bir dostunuzun bir arkadaşınızın evine gittiniz. yemek hazır ve yemeğe davet ediliyorsunuz. hemen nazlanmadan oturun ister beraber ister ayrı ev sahibi nasıl uygun görürse öyle oturup yiyin. Burada birçok mesaj var. en önemli mesaj dostunu sevindirmek onunla birşeyleri paylaşmak. akarabalık ve dostluğun pekişmesini sağlamak. Sayın okurlarım az sonra yazacağım ayette dahada şaşıracaksınız. EVLERE SELAMLA VE İZİNLE GİRMEK
İSLAMDA GÖRGÜ 5
12-EVLERE GİRERKEN SELAM VERİP İZİN İSTENMELİ: Müminler başkalarının evine girerken izin istemeli, seslenmeli,selam vermeli,ev sahibi ses vermezse veya müsait değilim derse gücenmeden derhal dönmelidir. Kim diyor bunu çok şaşıracaksınız ama kuran diyor Kuran işte ayet(Nur.27)”Ey iman edenler.Kendi evinizden başka evleregeldiğinizi farkettirip(izin a…lıp seslenip)Ev halkına selam vermedikçe o eve girmeyin. Bu hayırlıdır.sizin için.”(Nur.28)”İçeriden ses verilmeden evlere girmeyin .Eğer size geri dön denilirse,gücenmeden hemen dönün..Çünkü bu sizin için daha güzel bir davranıştır.” Sayın okurlarım heyecanımı bağışlayın nasıl heyecanlanmam bize sadece arapçasını ezberle namazda oku cenazede oku .okuman bitince öpüp başına koy ve yüksek yere kaldır denilen Kuran ın nasılda hayat kitabı olduğunu nasılda başaksının evine girerken bile nasıl davranmamız gerektiğini bize bildiriyor. Doğrusu bende bu ayetleri ilşk gördüğüm zaman şaşırmıştım olmaz demiştim. Bu kadar ayrıntı olamaz demekki oluyormuş. Bizim kafamızda oluşan şey şuydu. Kuran-ı kerim kutsal bir kitap ve içinde cennet ,cehennem ,Ahiret,kıyamet,ibadet,böyle şeyler olur sanıyordum. Hatta ilk okuduğumda birz tuhaflaştım ne yalan söyliyeyim. Mealini okudukça Kuranın gözümde büyüttüğüm kadar kutsal olmadığını hissettim ve inancım sarsıldı.Kafam ve beynim hazır değildi. Bir zaman ara verdim . Önce beynimdeki bu kitap Ahirete mutaallıktır.Kıldan tüyten (haşa) şeylerden basit şeylerden bahsetmez .Fikrini sildim. Bu kitabın hayat kitabı olduğunu Yaş ve kuru olmamak üzere her rayanın aradığını bu kitapta bulabileceğini iyice kabul ettim kendimi inandırdım. Ondan sonra okuduğumda imanımın arttığını hissettim çok şükür. Siz sayın okuyucularım arasındada benim kapıldığım hisse kapılan olabilir diye anlattım bunları. Hele şimdi mealini vereceğim ayet sizi gerçekten çok şaşırtacak koskoca Kuran-ı kerim haşa bula bula böyle basit şeylerimi buldu diye kalbinizden geçireceksiniz. ERvet bu kitapta basit diye birşey yoktur her olay her iş önemlidir. Buyrun okuyun.
13-MÜMİN EŞİYLE YATAK ODASINDA İKEN KÜÇÜK ÇOCUKLARI İZİN ALMADAN ODAYA GİRMEMELİDİR: Gördünüz ya sizin, bizim en mahrem konularımıza nasıl açıklık getiriyor. Bizlere nasıl yol gösteriyor.Bu ayette öyle ibretler varki şaşırırsınız önce ayeti yazalım(nur.58)” Ey müminler içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olan çocuklarınız.Sabah namazından önce,öğleyin soyunduğunuz vakit.ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman)sizden 3 defa izin istesinler. Bu vakitler mahrem yerlerinizin açık olduğu zaman olan 3 vakittir.Bu vakitler dışında bir mahzur yoktur.” Evet sayın okuyucularım pedegoklar ,çocuk psikologları, çocuk sosyologları, bu ayeti okusalar veya anne babalar bu ayeti okusalar. Problem kalkar. Ergen çocukların yanında soyunmak zaten yasakta ergen olmayan çocukların yanında çıplak durmayı yasaklıyor Kuran Ah, ah yaralarımız ne kadar derin görüyormusunuz. Kurandan uzak olammızın bedeli nekadar ağır görüyormuzunuz. bırakın çocukların yanında çıplak olmayı günümüz insanı çocuklarıyla aynı yatak odasında hatta karı koca aralarına çocukları alıp yatıyor. Onların yanında halvet oluyor. Peki o çocukların ilerde sapık ve saplantılı olmasına kim sebep oluyor biz. vallahi sadece şu ayeti psikologlar ve sosyologlar,çocuk bilimcileri incelese yüzlerce cilt kitap yapar ve sadec bu ayete uylsa binlerce çocuğun homoseksüel,lezbiyen,sapık olmaları önlenmiş olur.Rabbim sen ne büyüksün sen bize Öyle bir kitap gönderdinki her derde deva ama heyhat senin kitabını okuyan yok okuyan olsa bile anlayan yok anlayan olsa bile uygulayan yok.Ey islamı kıl beşi bil işi den ibaret sananlar lütfen eğilin artık şu mabarek Kurana ayrılığımız birsin Kuranın ve bizim hasretimiz bitsin. buluşturun bizi artık Kuranla ne olur. Bakın biz kaybettik hiç değilse neslimizz kaybetmesin. Oğluna kızına ev araba alma kızna oğluna kuran ahlakı al. MÜMİNLERE BORÇ VERMEK
İSLAMDA GÖRGÜ 6
14- ERGENLİK ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLAR İZİN İSTEMELİDİR: ”Mümin eşiyle yatak odasında iken yanlarına gelecek olan ergenliğe ermiş genç çocuklar yabancı gibi izn istemlidir.İşte ayet(Nur.59)” Çocuklarınız erginlik çağına erdikten sonra bu üç vakitte yabancıların izin istediği gibi izin istesinler.” Sayın okurlarım şimdi sorarım size acaba kaç kişi bu ayetlerin gere…ğini yerine getiriyor. Çok az kişi olduğunu tahmin ediyorum. Dinimizde doğru bildiğimiz çok fazla yanlışlar var.
15-MÜMİN MÜMİN KARDEŞİNE ALLAH RIZASI İÇİN FAİZSİZ BORÇ VERİR: İşte size uymadığımız bir ayet daha uymadığımız değil belkide duymadığımız bir ayet. bir ayet değil yanlış söyledim birkaç ayet. bugün evlerimizde ,ceplerimizde bereket yoksa hepimiz ben dahil geçim sıkıntısı çekiyorsak. kazandığımız para bize yetmiyorsa tek sesebi var faiz tek suçlu var faiz. İnşaallh ilerde bu konuyu ayrıntısı ile inceleriz. Peki neden hepimiz faize bulaştık çünkü şimdi yazacağım ayetleri yapmıyoruzda ondan. Yardımlaşma birbirine iş görme bitti . kardeş kardeşe bile iş görmez oldu . ne yaptık bizde bankalardan faizli borç para aldık. maaşımızı bankalara yatırır olduk. Yeni haberlerde dinledim şu an 41 milyon kişinin bankalara borcu var. böyle bir millette bereket huzur olurmu? Böyle bir memleket kalkınırmı? Şu ayetlerin gereğini yerine getirseydik faiz belasına bulaşmazdık vah bize vah.işte ayetler.(maide.12)”Allaha güzel borç verirseniz. İhtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz ve karşılıksız verirseniz.Andolsunki günahlarınızı örterim. ve sizi cennetime sokarım” Duydunuz değilmi? Eğer ihtiyacı olan birine faizsiz ve karşılıksız borç verirseniz bena güzel bir borç vermiş olursunuz ,bende günahlarınızı silerim ve sizi cennetime koyarım buyuruyor rabbim. Amna allahım ne büyük lutuf analyabilene ikinci ayet(hadid.18)”Allah rızası için faizsiz borç verenlere verdiklerinin karşılığı Allah(cc) tarfından kat kat verilir.Onlara büyük mükafat vardır.”Başka ayet(Tegabün.17)”Eğer Allah rızası uğruna borç verirseniz.Allah onu sizin için kat kat arttırır. ve sizi bağışlar.Allah(cc) çok mükafat verendir.” Şimdi bu ayetleri okuyunca şöyle söyleneceksiniz. iyi ama adama borç veriyorum adam paramı vermiyor. Beni atlatıyor diyorsunuz biliyorum ama gene kurana uymadığınız için sıkıntı çekiyorsunuz. Kuranın en uzun ayeti(bakara.282)inci ayet diyorki . alışveriş yaptığınızda yaptığınız alışverişi mutlaka yazın ve yanınızda iki şahit bulundurun sen ne yaptın senet almadan şahit bulundurmadan adama borç verdin adamda şimdi vermiyor görüyormusunuz ayetleri uygulmammanın zararını kaldiki diyelimki senet aldınız ikide şahit imza attı kefil oldu. Ödeme günü geldi sana borcu olanın durumu yok madur iflas etti kefillerinde durumu bozuk ne yapacaksın şimdi bak kuran ne diyor oku.(Bakara .280)”Eğer alacaklı olduğunuz kişi darlık içinde ise eli genişleyinceye kadar.Ona mühlet vermek gerekir.Eğer gerçekleri anlarsanız yani ödeyemiyecek durumda ise bunu zekata veya sadakaya saymanız. sizin için daha hayırlıdır.” Baştan beri ne diyoruz Kuran-ı kerimin çözemediği değinmediği problem yok sadece onu okuyup uygulamak bize yeter.Sayın okurlarım islamda adabı muaşreti n tamamını yazmam mümkün değil maksat hasıl oldu sanırım 

İSLAMDA DOĞRULUK


İSLAMDA DOĞRULUK    İSLAMDA DOĞRULUK

Doğruluk: Doğru olma hali ,dürüstlük,sıdk,sadakat,istikamet, hak ve batılın zıttı , birr,hidayet, anlamlarına gelir.İtikadi ve ahlaki bir kavramdır.Allahın emrine ve kanunlarına uygun bir yol izlemek ve insanların haklarına riayet etmek demektir.İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan. Hz. Peygamberin güzel hayatını kendine örnek alır.Kuran-ı kerim doğruluğa dair birçok ayet ihtiva eder. Sıdk,istikamet,hidayet,gibi adlar alan doğruluk , ahlaki vasıfların tümünü kendinde toplar. Özünde Allaha ,meleklere,ahirete,kitaplara,peygamberlere,inana . Mallarını akrabaya, yetimlere, yoksullara, harcayan. namaz kılan, zekat veren, oruç tutan, sabreden, sözünde duran, cihat eden v.b müminlerin bütün bu vasıfları doğruluk halinin tezahürleridir.Doğruluk vasfı Doğru yolun anlaşılması ile geçerlilik kazanır.Allah(cc) Kuran-ı kerimde buyuruyorki.
AYET:”(Ya rabbi) )Bizi doğru yola ilet.” (Fatiha-6) İşte bu ayeti kerimelerle başlayan Kuran-ı kerim doğruluk yolunu ve bunun aksini sapmışların yolu olarak çeşitli ayetlerle açıklar. Ona kulluk etmek doğruluğun ve doğru yolun ta kendisidir. Allah(cc) ona inanan ve yolundan gidenleri rahmet ve lutfuna kavuşturur. Onları doğru yola iletir.Öğüt alanlar için ayetleri geniş geniş açıklamıştır. İşte ayet
AYET:” Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”((HUd-112) Bu ayette Allah(cc) müminlerin kendisinden korkmalarını ve ölçüyü doğru tutmalarını emretmektedir. Sözünde doğru olması için uyarılan müminler doğrulukları karşılığında cennete gireceklerdir. Onlara korku yoktur. Ve onlar üzülmeyeceklerdir. Doğruluk en iyi takva halinde gerçekleşebilir. Doğruluk aynı zamanda toplumsal bir olgudur. Nitekim ayeti kerimde buyrulurki.
AYET:”Ey iman edenler .Allahtan korkun ve doğrularla beraber olun.”(Tevbe-119) Doğruluk Allaha verilmiş bir sözdür. Bir kulluk vazifesidir. Ahde vefa sadakatin mükafatı hem dünyada hemde ahirette verilecektir. Sıddıkların(doğruların) özellikleri ana hatları ile açıklanmıştır. Bunlar sabır,itaat, infak,istiğfar,ihlas,takva,haya,emanet, gibi özelliklerdir. Doğruluğun karşısında yalancılık, ,batıl,delalet, gibi özellikler bulunmaktadır. Yalancılık dar anlamda insanın günlük hayatta söz ve davranışlarında doğruluktan uzaklaşması anlamına gelir. Geniş anlamda ise Allahın emir ve yasakları ile alay etmek. Allaha iftira etmektir. Bu da kafirlerin sıfatıdır.Allah(cc) yalancı kafirleri doğru yola iletmeyeceğini kuran-ı kerimde birçok ayeti kerimede belirtmiş. ve büyük azaba uğrayacaklarını haber vermiştir.
Davranışlarda doğruluğa hakkaniyette denir. Buda adalet,insaf ve merhamet demektir. Doğruluğun vahyi temellerinin anlaşılmasından sonra düşüncenin eyleme geçirilmesinde en başta ağızdaki dile hakim olmak gelmektedir. Dil düşüncenin iletim vasıtasıdır. müminler söz söylerken doğruyu söyler. Gereksiz yere konuşmaz. Kötü söz söylemez. Ya hayrı söyler doğruyu söyler yada susarlar Doğruluk düşüncede, sözde, niyette,iradede,azimde,vefa ve amelde, doğruluk şeklindedir.Bütün bunların kaynağı Kuran ve sünnettir. Öte yandan düşünce ve eylem birliği doğruluğun esasıdır. Düşüncede ve inançta tam anlamıyla islama yönelmedikçe ve islami hükümlere teslim olmadıkça davranışların doğru olması mümkün değildir. Doğru olan ahlak Peygambermizin(sav) ahlakıdır. Bunun dışında doğru yol yoktu…r. Zira peygamberimiz(sav) şöyle buyurur.
HADİS”Hud suresindeki 112. ayetteki ”dosdoğru ol” emri sebebiyle HUd suresi beni ihtiyarlattı. (Kadı Beydavi -envarül tenzil-1. cilt-580)Elmalılı hamdi yazır-Hak dini-4. cilt-28289) buyurarak doğruluğun önemini ve inasana yüklediği sorumluluğu ifade eder.
Sayın okurlarım bugünkü beşeri sistemde gerek toplumsal düzeyde gerek fert olarak yalacılık revaçtatır. Çünkü insanlarda Allah korkusu kalmamıştır.İnsanlar arasındaki ahlaki ve sosyal ilişkiler suni ve doğruluktan uzaktır. Toplum emin bir toplum değildir.Kuşku toplumu haline gelmiştir.İslam dışı fert ve toplumlarda doğruluğun bir anlamı yoktur. Çünkü düzenler zulum üzerine kurulmuştur. İnsanlar şahsi çıkarlar peşinde birbirlerini kandırmak, için türlü oyunlarlara baş vurmaktadırlar. Bu bozuk bir hayat düzenidir. Sorumsuz çirkin davranışların hakim olduğu düzen insanları hergün doğru yoldan uzaklaştırmaya başlamı Sorumsuz çirkin davranışalrın hakim olduğu düzen insanları hergün doğru yoldan uzaklaştırmaktadır. Bizzat müslümanların doğruluk düsturuna uymamaları bir toplumun helak olması için yeterli sebeptir. Çünkü hakkı tavsiye eden olmazsa veya insanlar yalancılık içinde yüzerken kendisi doğru olmadığı halde doğruluktan dem vurusa o toplum çökmüş demektir. peygamberimiz(sav) şöyel buyurdu.
HADİS.”Bir sahabi hz peygambere gelerek ya Resulallah bana islamı öyle tanıtki senden başka birine sorma ihtiyacı duymayayım. deyince Resulullah(sav) şöyle buyurdu.”Allaha inandım de ve dosdoğru ol. (Müslim- iman-62,ahmet. bin hambel-3. cilt-413)
Sayın okurlarım başka bir hadisi şerifte peygamberimiz(sav) şöyle buyurdu.
HADİS:”Doğruluk iyiyiğe iletir. iyiylikte cennete götürür. Bir kimse doğru söyeleye söyleyeAllah katında çok doğru olarak yazılır. Yalancılık fenalığa götürür. Fnalıkta cehennme götürür. Bir kimse yalan söyleye söyleye Allah katında çok yalancı olarak yazılır.(Riyazüssalihin-72)
Sayın okuralarım bugün insanlar doğruyu değil menfaatini aramaktadırlar. Toplumuzda doğruluk yok olmuştur. Doğru olanlarda ne yazikki enayi yerine konmakta, alay edilmekte, dışlanmakta ve onların doğruluğundan yararlanılmaktadır. Bugün doğru olmak yanan ateşe girmek kadar zor olmuştur. Doğru söyleyen daima zarara girmektedir. Doğru söylediğine bin kez pişman olmaktadır. Pran varmı var işte yandın gitti para yok desen yalancı olacaksın. gerçekten bugün doğruluk rafa kalkmıştır. Hala doğrulukla hareket eden doğru söyleyen varsa anıtını dikmek gerekir.

İSLAMDA KOMŞU HAKKI


İSLAMDA KOMŞU HAKKI  İSLAMDA KOMŞU HAKKI
Kıymetli okurlarım. Komşu: Ev,işyeri,arazi,köy,şehir,ve ülke bkımından yakın olanların birbirlerine göre aldıkları ada denir. Ailemizden sonra en yakın sosyal çevermizi komşularımız oluşturur.İyi veya kötü günlerimizde şartlar en yakın çevre ile teması gerektirir. Darlık zamanında yardımlaşma normal zamanlarda ziyaretleşme, sır sayıan halleri gizleme birbirinden halinden etkilenme , hatta komşunun… mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma (şufa) komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağını teşkil etmiştir. Dinimizde komşu hakları o kadar önemlidirki Allahın yasakladığı şeylerin tamamı (dedikodu,iftira,kibir,haset,laf taşıma(koğuculuk),alay etme,kin besleme,dargınlık v.b)komşular içindir.Aynı şekilde dinimizin güzel gördüğü şeylerin tamamıda (iyiyk etmek,güler yüzlü olmak,yardımlaşma,sadaka,hüsnü zan(iyi niyet),cömertlik v.b)de komşular içindir.Cenabı hak komşu haklarına o kadar önem vermiştirki komşunu evine girerken bile nasıl davranmamız gerektiğini bize bildirmiştir.Bakınız Allah (c.c) Kuran-ı kerimde ne buyuruyor.AYET:Ey iman edenler. Kendi evlerinizden başka evlere (komşunun evine) Vardığınızda geldiğinizi farkettirip (izin alıp) ev halkına selam vermedikçe (o evlere) girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Herhalde bunu düşünüp anlarsınız.orada hiç kimse bulamadığınızda size izin verilinceya kadar oraya girmeyin.Eğer size geri dön denilirse hemen dönün (gücenmeyin)çünkü bu sizin için daha güzel davranıştır.(Nur-27-28)

Peygamberimiz (sav) de buyuruyorki. HADİS: Cebrail(as) Durmadan bana komşuya iyiylik yapmayı tavsiye ederdi.Bu ısrarlı tavsiyeden nasılki evlat anan babasına mirasçı oluyorsa komşu da komşuna mirascı olacak zannettim(mazale cibrilu yusinu bil cari hatta zanenetü ennehü seyuverrisehu)(Buhari EDep-28,Mülim Birr ve sıla,140-141,Tirmizi Birr-28,İbni mace edep-4, Riyazüssalihin sayfa -243)
İşte komşu h…akkı bu kadar önemli bir haktır. Bir müslümanın başkalarına zarar vermemsi herkese iyilik yapmasıen önemli ahlaki görevlerindendir. Resulullah(sav) buyurduki. HADİS: Müslüman diğer bir müslümanın elinden ve dilinde emin oldukları kişidir.(Buhari iman-3-4, Müslim iman-64-66 ) buyurmuştur. Komşularına zarar verenlerin imansız olduklarını bize peygamberimiz(sav) haber veriyor.
HADİS:Vallahi iman etmemiştir. Vallahi iman etmemiştir. Vallahi iman etmemiştir. diye 3 kez buyuran peygamberimiz(sav) yanındakiler kim ya resulullah ? diye sordular Oda buyurduki.”Komşusu belalarında emin emin olmayan kimse ; komşusuna zarar veren kimse Vallahi iman etmemiştirbuyurmuşlardır.(Rizyazüsalihin-sayfa-244,BUhari -edep-29,Müslim iman 73,Tirmiiz kıyame-60,Ahmet b. hanbel1. cilt-387-2. cilt-288) Allaha ve ahirete imanın komşuya iyiylikle mümkün olduğunu bakın Resulullah(sav) nasıl açıklıyor.HADİS:Kİm Allaha ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna iyilik etsin.(BUhari-Müslim-Riyazüssalihin-sayfa 246) İSLAMDA KOMŞU HAKKI 3
Komşusunun kendi üzerinde ne gibi hakları olduğunu soran bir sahabeye peygamberimiz(sav) şöyle cevap vermiştir.HADİS:” Komşun hastalanırsa ziyaretine gidersin,Vefat ederse cenazesine katılırsın, senden borç isterse borç verirsin, darda kalırsa yardım edersin, başına bir felaket gelirse teselli edersin,Evinin damını onunkinden yüksek tutmakionun rüzgarını kesmeyesin,Ya senin …ne pişirdiğini bilmesin yada pişirdiğinden onada ver.(Kandehlevi-3. cilt-sayfa-1068) Peygamberimizin hadisi şeriflerinden ve ayeti kerimelerden komşuya nesıl davranmamız gerektiğini maddeler halinde sıralarsak.
1-Komşularınıza karşı tatlı dilli, güler yüzlü olmalı onlarla karşılaştığımızda selam vermeli hal ve hatırını sormalı, neşesini,sevincini,kederini ve üzüntüsünü paylaşmalıyız.
2-Sağlık ve hastalıklarında ,üzüntü ve kederlerinde,sevinçlerinde , mutlulklarında,düğün ve bayramlarda, kutalamalarda, kendilerini ziyaret etmeli; Cenazesinde cenazinde bulunmalı, davet ettiğinde davete katılmalı, komşunu çoluk çoçuğunu hor ve hakir görmemeli kendi çoluk çoluk çoçumuz gibi sahip çıkmalıyız.
3-Komşumuza ikramda bulunmalıyız nitekim Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyor.
HADİS:”KOmşusu açken kendisi tok olarak sabahlıyan kimse bizden değildir.(Müslim- iman-74,Birr ve sıla-142,Ahmet b. Hanbel -155)
HADİS:” Ya eba zer: Çorba pişirdiğin zaman suyunu çoğaltta komşularınada ver.(Riyazüssalihin Müslim sayfa-244)
HADİS.:Ey müslüman kadınlar komşu komşunun iyiyğini ikramını koyun paçası bile olsa az ve hakir görmesin komşuya versin(riyazüssalihim-buhari-müslim-245)
4- Fakir ve muhataç komşuların yardımına koşmalı maddi ve manevi yardımda bulunmalı, borçistediğinde borç vermeli,işsiz olan komşuya iş bulmalı,yaşlı komşuya işinde yardımda bulunmalıdır.Bakınız(Ebu davut-zekat-25,malik- zekat 29, Ahmet b. hanbel müsnet- 3. cilt sayfa 31-40)
5- Komşuda olup bitenleri araştırmamalı ayıp ve kusurları orataya çıkarmamalı bize hatalı davrandıysa affetmelidir. Allah(cc) buyuruyorki(vela tecessesü(ayıpları araştırmayın)
6- Komşunu evine bahçesine malına, mülküne ,tecavüz etmemeli ,bozmamlı,yıkmamalı,çalamamlı , komşuyu döğmemeli, küfretmemeli,zorla elindeki alamamlı, sınırına tecavüz etmemeli, arazisine veya kapısına çöp atmamalı,gölge yapan ağaç dikmemeli,gürültü yaparak komşuyu rahatsız etmemeli., televizyanu teyibi fazla açmamalı,hayvanlarına,çocuklarına zarar vermemelidir. Özetle kendine yapılmasında hoşalanmadığın şeyi komşuya yapmamalıdır. Komşunun namus ve ırzına göz dikmemeli, kapı aralarından veya camdan gizli gözetlememeli, Onun karısını vekızını kendi namusu gibi kollamalı ve gözetmelidir. Komşunun hanımıyla zina etmek ise en büyük günahtır. Peygamberimiz(sav) buyurduki.
HADİS:’Adam öldürmekten daha büyük günah nedir? bilirmisiniz.”Komşunun karısıyla zina yapmak. Komşusununn karısıyla zina yapanın günahı 10 kadınla zina yapanın günahından daha büyüktür.(Buhari -tefsir-2-3,müslim iman-142,ebu davut-50)
7-İyi bir komşu olmalı evini arazini satarken önce komşuya teklif etmelidir.(şufa hakkı) Senin yerinden yol,su,v.b arazinden geçmek isteyen komşuna engel olmamalısıni Peygamberimiz(sav) buyurduki.
HADİS:’Satmak istediğin evi ,arsayı, komşuna sormadan satamazsın. Zaruri ihtiyaç için yol,su v.b arazinden geçmek isteyen komşuna engel olamazsın.(Tirmizi-ahkam-31,Ebu davut büyü-73,İbni mace şufa-1. cilt- sayfa-2)
Sayın okurların konuya son verirken Şu ayetle son veriyorum.
AYET:”Yakın komşuna ve uzak komşuna mutlaka iyilik et(vecarizil gurba velcarilcunubi)(Nisa suresi- ayet)

İSLAMDA KUL HAKKI


İSLAMDA KUL HAKKI İSLAMDA KUL HAKKI

İSLAMDA KUL HAKKI (HUKUKUL İBAD)
Kıymetli okuyucularım. Hukukul ibad kul hakları demektir.hukuk hakkın çoğulu, ibad ise abd(kul) in çoğuludur. Bu terim fıkhi terimdir. Türkçemizde kul hakları olarak kullanılır. İSLAMDA KUL HAKKI(HUKUKUL İBAD)
Haklar genel olarak 4 kısma ayrılır.
1-Sadece Allaha ait olan içinde kul hakkı olmayan haklar.Bunlara örnek iman,ibadet ve yasaklar sayılabilir.
2-Sadece kullara ait olan haklar. Bunlara örnek kişinin alacakları,diyet(kan bedeli),telef edilen mal bedeli gibi kişisel meselelerdir.Bunları kişi dilerse bağışlar. Dilerse bağışlamaz.
3-Allah ve kul hakkının bir arada old…uğu ancak Allah hakkının daha fazla olduğu haklar. Mesela bir kişiye zina iftirası atmak kul hakkı olduğu halde toplumu fuhuşa,fitneye,karışıklığa,deikoduya sürüklediği için Allah hakkı daha fazladır.Yani iftiraya uğrayan hakkını helal etse bile Allah bu iftirayı atanı affetmiyecek cezasını hem dünyada hemde ahirette verecektir. Bugün buna kamu hakkı diyoruz.
4-Allah ve kul haklarının bir arada olduğu ancak kul haklkının fazla olduğu haklar. ki bu haklarda ikiye ayrılır.1-MADDİ HAKLAR:2- MANEVİ HAKLAR. MADDİ KUL HAKLARI
AYET:”Mallarınızı aranızda haksız yere yemeyin. Bilip dururken insanların mallarınndan bir kısmını yalan yemin ve şahitlikle yemeniz için o malları hakimlere (yetkili mercilere rüşvet olarak )vermeyin”.(Bakara suresi ayet 188)
Her ne sebeble olursa olsun insanların haklarına tecavüz edip onlara haksızlık yapanları Allah(cc) zalim olarak nitelemektedir. Nitekim Kuran-ı Kerimde ş…öyle buyuruyor
AYET:”Sorumluluk ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere aittir.İşte böylelerine acıklı bir azap vardır.”(şura suresi ayet 42) Yine başka bir ayette şöyle buyrulur.
AYET:”Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür.”(Ali imran suresi ayet 151).Başka bir ayette ise
AYET:”.Zalimler için yardımcılar yoktur.(maide ayet 72) yine başka bir ayette .
AYET:”Bilinizki Allahın laneti zalimlerin üzerinedir.(huccurat ayet 12) Zalimler hakkında Kuran-ı kerimde birçokayet mevcuttur. KUL HAKKIYLA İLGİLİ HADİSLER
HADİS:”Zülümden kaçını zira zulum kıyamet günü sahibini saran karanlıklar olacaktır.Şuhh(cimrilik ve hırs) tan kaçının zira şuhh sizden evvelkileri helak etti. Cimrilik ve hırs onları birbirinin kanlarını dökmeye haramları helal saymaya sevk etti(Müslim Riyazüssalihin sayfa-186) başka bir hadisi şerifte ise
HADİS:”Kim bir karış kadar yere zulmederek sahip çıkmak iste…rse yedi kat yerler boğazına geçirilir./buhari-Müslim Riyazüssalihin -sayfa-188) yien bi başka hadisi şerifte şöyle buyrulur.
HADİS:”Allaha andolsunki sizden biriniz hakkı olmaksızın bir şeyi alırsa Kıyamet günü onu yüklenerek yüce Allahın huzuruna varır. Sizden birinizin baıran deveyi,böğüren sığırı,meleyen koyunu bunların hangisini yüklenerek Allahın huzuruna çıkacağını bilemem. Sora ellerini kaldırdı da ”Ya Allah tebliğ ettimmi” buyurdu.(Buhari- Müslim Riyazüssalihin sayfa-190) Başka bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor.
HADİS:”Kimin yanında kardeşinin vakarını sarsan husustan veya değeri olan birşeyden zulum ile elde edilmiş bir hak varsa altın ve gümüşün olmayacağı kıyamet günü gelmeden önce bu dünyada iken helaleşsin Yoksa eğer sevabı varsa onun sevabından yaptığı haksızlık kadar alınacak hak sahibine verilecektir. Şayte sevabı yoksa hakkını yediği kişinin günahları hak yiyene yüklenecektir.Allah(cc) kendi hakkını dilerse bağışlar ama asla kul hakkını bağışlamaz. (Buhari Riyazüssalihin sayfa-190) KUL HAKKI YİYEN ŞEHİT OLMAZ
HADİS:”Peygamberimiz(sav) in ağır işlerine bakan bir yardımcısı vardı. Ona Kirkine denilirdi. Bu kimse vafat ettiğinde Resulu ekrem(sav9 o cehennemdedir buyurdu. Ona ait eşyaya bakmaya gittiler. Ganimet malında çalınma bir elbise buldular. Çaldığı bu elbise onun cehenneme girmesine sebep oldu.(Buhari- Müslim Riyazüssalihin-191) yine başka bir hadsi şerifte şöyle buyrul…ur.
HADİS:”Kim bir müslümanın hakkını yemin ederek alırsa allah ona cehennemi vacip; cenneti haram kılar. Buyurduki bunun üzerine sahbiler ya resulullah azda olsa bilemi diye sordular Resulullah (sav) :” Misvak ağacından kesilmiş küçük bir dal bile olsa buyurdu.(Müslim Riyasüssalihin -192)
Peygamberimiz (sav) kul hakkıyla ölen bir kişi savaşta savaşıp şehit bile olsa cehennemliktir buyurdu. aman Allahım ne korkunç bir hak Sayın okurlarım lütfen bu hadisi şerifi iyice okuyun işte hadisi şerif.
HADİS:”Hayber harbi olsuğu gün sahabilerden bazıları gelip dedilerki falanca şehittir falancada şehittir. dediler. nihayet bir ölünün yanından geçtiler. Buda şehit olmuş dediler. Peygamberimiz(sav)” Hakikat ben onu çaldığı elbise ile cehennemde olduğunu görüyorum ” buyurdu.(Müslim Riyazüssalihin0193) GERÇEK MÜFLİS
HADİS:”Müflis kimdir bilyormusunuz? diye peygamberimiz yanndakilere sordu. Onlarda Müflis parasını, malını kaybetmiş iflas etmiş kişidir dediler. Peygamberimiz(sav) Hayır asıl müflis Kıyamet günü namaz,oruç,ve zekat, sadaka vesaire sevabıyla birliktegelip Fakat şuna söğdü,şuna iftira attı, şunun kalbini kırdı, şunun malına ,zarar verdi,şunun hakkını yedi, şuna ırzına namusuna, canın…a zarar verdi. diye amel defterine yazılmış kimsedir. Yaptığı iyiliklerin ,ibadetlerin, hayırların sevabı hakkını yediği kişilere verilir.Eğer Kul borcunu ödemeye sevapları yetmezse o kişilerin günahları onun üzerine yüklenir. Ve bu günahlarla birlikte cehenneme girer.(Müslim riyasüssalihin sayfa 195)
Kıymetli okuyucularım Bakınız Allah(cc) Kuran-ı kerimde ne buyuruyor.
AYET:”Kim bir cana haksız yere öldürerek kıyarsa bütün insanları çöldürmüş gibi günah kazanır. Kimde bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi sevap kazanır.(Maide suresi ayet-32) BOYNUZLU KOYUN BOYNUZSUZA HESAP VERECEK
Kıymetli okuyucularım. Bu dünyada yapılan herşey karşılığını bulacaktır. (miskale zerretin hayreyyereh miskale zerretin şerreyyereh İnşirah suresi) Zerre iyilikte zerre kötülükte karşılığını bulacaktır. Hiçbir şey karşılıksız kalmayacaktır. Yapılan iş Allahın hakkına giriyorsa o gafurdur, rahimdir,rahmandır,ğufrandır,dilerse affeder ki affedeceğini birçok ay…ette bize açıklıyor bize Kuranı kereimde Ancak eğer yaptığımız iş kul hakkını ilgilendiriyorsa kul derken sadece insan olarak düşünmeyin hayvan bitki allahın yarattığı herşey; işte o zaman Allah (cc) karışmıyor. Hak sahiplerini karşı karşıya bırakıyor.Bakınız bu hususupeygamberimiz(sav) ne güzel ifade ediyor.Lütfen bu hadisi defalarca dikkatle okuyun. düşünün koyun hakkını alacaksa biz ne olacağız.
HADİS:”Haklar kıyamet günü elbette sahiplerine verilecektir.Hatta boynuzlu koyun baynuzsuz koyuna hesap verecektir.Boynuzsuz koyunu döğen boynuzlu koyun; boynuzsus koyuna hesap verecektir.(Müslim Riyazüssalihin Sayfa -187)
Kıymetli okuyucularım yazıma son verirken kendimi ve sizlewri bir kez daha uyarıyorum aman ha Kul hakkıyla mahşerde huzura varmayalım sevaplarımızı başkasına verip başkaların günahını yüklenerek müflis olarak cehennemi boylamayalım.Allah(cc) bizleri kul hakkı yemekten korusun Amin.

İSLAMDA MERHAMET


İSLAMDA MERHAMETİSLAMDA MERHAMET
Merhamet:Acıma,esirgeme,koruma, sevgi gösterme, yardım etme, insanı başkalarına iyilik yapmaya yönlendiren acıma duygusuna denir.Merhametin kaynağı Allahtır. İnsanlardaki merhamet Allahın merhamet ve rahmetinin bir tecellisidir.yansımasıdır. Allahın en önemli niteliklerinden biriside merhametidir. Bu niteliği ifade eden rahmen ve rahim adlarının Kuran-ı Kerimde sık sık ifade edilmesi Allahın merha…met niteliğinin önemini ve sonsuzluğunu gösterir. Allah(cc) bu niteliği nedeniyle besleyip büyütür.ödüllendirir, nimetler bağışlar,suçları affeder,Peygamberler aracılığı ile insanlara doğru yolu gösterir. Hz. peygamber(sav) in gönderilmesi , Kuran-ı kerimin indirirlmesi,de onun sonsuz merhametinin bir göstergesidir.Nitekim Allah(cc) kuran-ı kerim de buyuruyorki.
AYET:”Onun(Allah) rahmeti her şeyi kuşatmıştır.(Araf-156) yine başka bir ayeti kerimede .
AYET:”Sen(Allah) merhametlilerin en merhametlisisin.((Araf-15) başka bir ayeti kerimede
AYET:” Sen merhametlilerin en hayırlısısın.(Mümininun- 109) Buyurmuştur. Bu konuda Kuran-ı kerimde birçok ayet mevcuttur.Peygamberimiz(sav) Alahın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağının allah olduğunu bize bildirdiği hadisi şerifte buyurduki.
HADİS:”Allah(cc) merhametini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu. Bir parçasınıda yeryüzüne indirdi.İşte bu bir parça merhamet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet ederler. Hatta yavrulu hayvan yavrusunu bir tarafını incitir endişesi ile. ayağını yavrusundan sakınır.(Buhari- edep-19, müslim tevbe-17)

 

Allahın merhamet niteliğinin bir sonucu oalarak insanlara gönderilen peygamberlerin en önemli özelliklerinden biriside, merhametli olmalarıdır. Nitekim Allah(cc) buyurduki.
AYET:”(vema erselnake illa rahmetellil ğalemin)Ey resulum) Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.(Enbiya-107) yine Kuran-ı kerimde başka bir ayeti kerimde buyrulurki.
AYET:”O vakit Allahtan bir rahmet ile onlara yumuşak d…avrandın. Şayet sen kaba katı yürekli olsaydın. hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet, bağışlanmaları için dua et.(Ali İmran 159)
Yine başka bir ayti kerimde şöyle buyrulmuştur.
AYET:” Ey müminler andolsunki içinizde sizi sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen size düşkün müminlere şefkatli ve merhametli bir paygamber gelmiştir.(Tevbe-128)
Merhamet müminlerin temel özelliklerinden birisidir.Allah(cc) bu hususu Kuranda şöyle buyurur.
AYET:”Muhammet(sav) Allahın elçisidir. Beraberinde bulunanlarda (müminler) kafirlere karşı çetin , kendi aralarında merhametlidirler.”Allah( CC) başka bir ayeti kerimede şöyle buyurur.
AYET:” Sonra iman edenlerden biribirlerine sabrı tavsiye, ve birbirlerine acımayı, merhameti öğütleyenlerden olmaktır. Kuran-ı kerimin bu tutumuna uygun olarak Hz. peygamberde merhamet konusu üzerinde önemle durmuş , teşvik etmiş, zaman zaman acımasız ve katı davranışlı insanları uyarmıştır. hadisi şerifte
HADİS:”Kim insanlara merhamet etmezse , Allahta ona merhamet etmez. (Buhari -edep18-Riyazüssalihin- 199). yine başka bir hadisi şeriflerinde buyurduki.
HADİS:”Siz yerdekilere merhamet edinki göktekilerde(Allah… ve melekler) size merhamet etsin. (Ebu davut-edep-58-tirmizi-Birr-16) buyurur.
İslamın öngördüğü merhamet tüm canlıları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Çocuklar, yaşlılar,kadınlar,yetimler,kimsesizler, hastalar,yolcular,başta olmak üzere tüm insanlara merhamet bir örneği olarak buyrulurki
AYET:” Aana babaya , akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, hizmetinizde olanlara iyilik(mehamet) edin.(Nisa-36) Allah(cc) sadece insanlara değil bütün canlılara karşı merhametli olmayı emreder.Bu husuta birçok hadisi şerif mevcuttur.
HADİS:”Paygamberimiz(sav) Yüzüne damga vurulmuş bir eşeği görünce şöyle buyurdu.”Bu hayvanı dağlayana Allah lanet etsin”(Müslim libas-17) Aman Allahım kafirlere bile beddua etmeyen peygamberimiz bir eşeğe yapılan zulume karşı karşı ne kadar kızıyorki beddu ediyor. Peygamberimiz(sav) merhametin önemi hakkında buyurduki.
HADİS:”Kötü yola düşmüş bir kadının susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe su verdiği için Allah(cc9 tarafından bağışlandığını.(Buhari-şürb-9,Edep-27-Müslim-selam-153-cihat-44) Bize bildirerek merhametin Allah katında ne kadar büyük önemi olduğunu bize bildiriyor. Yine merhametsiz bir kadının nasıl cezalandırıldığını şu hadisle bildiriyor.
…HADİS:”Kedisini açlıktan ölmeye mahkum eden dindar bir kadının bu davranışı nedeniyle cehenneme atılacağını (Buhari-Edep-18,27-Müslim-Fezail-65) belirterek merhametin sadce insanlara karşı değil tüm canlılara karşı yapılması gerektiğini bize veciz bir şekilde ifade etmektedir. Başka bir hadisi şerifte
HADİS:” Hayvanların iyi bakılıp beslenmesini(Ebu Davut-istizan-39) başka bir hadiste
HADİS:Zevk için öldürülmemesi gerektiğini((Nesai-Dahaya-42)emir buyurarak başka hadiste
HADİS:”Nişan atılan hedefler yerine konulmamasını(Müslim sayd-59) başka hadisi şerifete
HADİS:”Hayvanların zevk için düğüştürülmemesi gerektiğini(Ebu davut -cihat-54, Tirmizi , cihat 30) bize önemle duyurmaktadır Görüldüğü gibi dinimiz bırakın insanları hayvanlara eziyet etmeyi dahi men etmiştir. Bu hususta bir çok hadisi şerif mevcuttur. Ben yanlızca bir kaç tanesini özet olarak buraya aldım merak edenler verdiğim hadis kitaplarından ayrıntılı olarak bulabilirler.
Sayın olurlarım hergün et yiyen ve yılbaşlarında kesilen binlerce hinidyi görmezden gelen entel takımı Fakirlerin senede bir kurban bayramında …kursaklarına giren bir damla eti dillerine dolayan entel takımı islam düşmanlıklarını her fırsatta göstermektedikler. Villalarda yaşamak onların hakkıdır. hergün et yemek onların hakkıdır, bütüm makam ve mevkiler onların hakkıdır. onlar zengin müslümanlar fakir olmalıdır, onlar patron müslümanlar işci olmalıdır. Her türlü nimet onların hakkıdır. Her konuda olduğu gibi merhamettede iman şarttır. İmansız merhamet kördür topaldır, sakattır. Buna en güzel Hz. Ömerdir. müslüman olmadan önce kızm büyüyünce kötü yola düşmesin diye kızını kendi elleri ile toprağa gören ömer güya kendince ona merhamet etmiştir. işte kafirlerin merhameti buna benzer. Kendi çıkarları olduğunda çok merhametli olurlar ama çıkarları zarar göreceği zaman son derece acımasız olurlar. Müzlümanların merhameti Allah içindir. onlarınki ise menfaatleri içindir. Allahın ne kadar büyük bir merhmet sahibi olduğunu ”İslamda reca(ümit) ” sayfamda daha ayrıntılı bulabilirsiniz

HER ŞEYİN BAŞI NİYET


İSLAMDA NİYETİSLAMDA NİYET

HERŞEYİN BAŞI NİYETTİR
Kıymetli okuyucularım. Niyet: Azim ,kasıt,kesin, irade,kalbin birşeyi bilmesi ,kalbin birşeye karar verip o işin niçin yapıldığını bilmesi anlamındadır. Niyetin çoğulu ”niyyat”tır.
İslamda yapılan işlerin ,amellerin değeri niyete göre belirlendiği için , niyetin islamda çok büyük önemi vardır. Nitekim bakınız Allah(cc) Kuran-ı Kerimde ne buyuruyor.
AYET:”Deki göğüsleriniz…in içinde olanı(niyetinizi) gizlesenizde , açıklasanızda Allah(cc) mutlaka bilir.(Ali imran-29. ayet) Peygamberimiz(sav) de hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor.
HADİS:'(innemel eğmalü binniyat)’Ameller(iş,fiil) ancak niyetlere göredir. Herkes için ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah ve resulune ise onun hicreti Allah ve resulunedir. Kimin hicreti de dünya için veya bir kadınla evlenmek için ise onun hicreti hicret ettiği şeyedir.”(Buhari bedül vahiy 1, iman 4, nikah 5,talak 2,menakibul ensar 45, eyman 23,Müslim imane 155,Ebu davut 2,Tirmizi fezailül cihat 16,Riyazüssalihin 22) İmamı şafii ve birçok alim bu hadisin islamın üçte birini teşkilettiğini ; Fıkhın 70 konusunun bu hadisi şerifle bağlantılı olduğunu nekleder.(sahihi müslim Terceme şerhi A. Davutoğlu İstanbul 1972 -1cilt-sayfa 118) ŞU 4 HADİS MÜMİNE YETER
Ebu davut şöyle demiştir.Hz. Peygamberden (sav) Beşyüzbin hadis naklettim. Bunlarda hükümler konusunda 4800 hadis seçtim. Züht ve takvaya dair hadislere kitabımda yer vermedim. Bir kimseye islamı öğrenmek ve yaşamak için şu 4 hadis yeter.
1- Ameller niyetlere göredir.
2-Helal ve haram açıklanmıştır.
3-Kişinin kendini ilgilendirmeyen şeyleri bırakması müslümanın güzelliğinde…ndir.
4-Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi mümin kardeşi için istemedikçe mümin olamaz.(a. davutoğlu4 cilt.-sayfa 118-119)
Kıymetli okuyucularım. Ameller niyetlere göredir hadisi şerifi İslamın ilk şartıdır. Nitekim kelime-i şehadet getiren kimsenin niyeti Allah ve resulune inanmak değilse islamın ilk şartını yerine getirmemiş, islama girmemiş olur.Bütün ibadetler,fiiller,ameller,işler,hertürlü fiil ancak niyetle değer kazanır. Niyet olmadıkça bunların hiçbirisi yoktur. NİYETİN ÖNEMİ
Kıymetli okuyucular. Niyet o kadar önemlidirki Bir insan yiyip içerken niyeti kuvvet kazanıp Allaha ibadet etmek, sağlıklı olup dine vatana insanlara faydalı olmak olursa onuın yiyip içmesi ibadet olur. Yok eğer niyeti yiytip içmesi günah işlemek için kuvvet kazanmak olursa ve bu kötü niyeti gerçekleştirirse günaha vesile olması sebebiyle azap olur. Nitekim Peygamberimiz(sav) buyurdu…ki.
HADİS:Allah(cc) iyiliklerin ve kötülüklerin yazılmasını(meleklere) emretti. Sonra şöylebuyurdu. ” Kim iyiylik yapmaya niyet eder, Fakat yapamazsa; Allah(cc) onu kendi katında tam bir iyiylik olarak olarak yazar.. eğer o iyiliği yapmayı diler. ve o iyiyliği yaparsa Allah onun defterine 10 kattan 700 kata kadar veya kendi taktir ettiği kadar sevap yazar. Şayet bir kötülük yapmaya niyet eder ve sonra vazgeçerse Allah onun amel defterine o kötülüğü yapmadığı için 1 sevap yazar. Eğer o kötülüğü hem niyet edip hem yerine getirirse Amel defterine sadece 1 günah olarak yazar.(Buhari- müslim ,Riyazüssalihin sayfa 28)
Kıymetli okuyucularım bakınız Cenabı hakkın rahmetine bir insan sevap kazanmaya niyet ederse o sevabı yapmasa bile nitei iyi olduğu için yani hüsnü zan sahibi olduğu için sevap kaznıyor. Aynı kişi günah kazanmaya niyet edip sonradan vazgeçerse vazgeçtiği için yine sevap kazanıyor. Allahım sen ne büyüksün sen rahmansın,rahimsin, ğufransın. merhamet sahibisin. Sana ne kadar şükretsek azdır. ŞEHİT OLMAYA NİYET EDEN ŞEHİT SEVABI ALIR.
Kıymetli okuyucularım bakınız başkabir hadisi şerifte Peygamberimiz(sav) ne buyuruyor.
HADİS:”Allah(cc) sizin gövdenize veya dış görünüşünüze bakmaz. Fakat kalbinizdeki niyetlerinize bakar.” Bazen niyet amelin önüne geçer . çeşitlisebeplerle işlenmeyen amel niyet sebebiyle sanki işlenmiş gibi ecir kazanır.Zed bin sabitten Peygamberimiz(sav) in şöyle buy…urduğu rivayet edilmiştir.
HADİS:”Nisa suresi 95 ayet indiği zaman ki bu ayette şöyle buyrulur. (müminlerden savaşa katılamayıp oturanlarla .Allah yolunda savaşıp mallarıyla canlarıyla cihat edenler bir değildir.(nisa-95) Ayeti inince Bu sirada kör olan ibni mektum gelerek Ey allahın resulu cihada gücüm yetseydi bende gider düşmanla savaşırdım.dedi. Bunu üzerine Allah(cc) aynı ayetin devamında ” Özürlü olarak savaşa katılamyıp oturanlaristisnadır ”(nisa-98) ayeti indi.(Buhari cihat 94, Tefsirül sure 4/18, Tirmizi tefsirul sure 4/19,Ahmet bin hanbel 5. cilt sayfa 184, tecridi sarih Ankara 1984-294) Buna göre ecirleri sebebiyle savaşa katılmayanlar .sırf niyetler iyüzünden savaşa katılanların ve şehit olanların sevabını almaktadırlar. Bakınız hadista şerşfte paygamberimiz bunuaçıkça ilan ediyor.
HADİS:”Şehit olmayı samimi olarak isteyen kimse evinde oturuyor ,normal yatağında yatıyor olsa bile şehit sevabı alır.(Müslim iamame-156-157,Davut istiğfar -vitr-26,Nesai cihat-36,ibni mace cihat-15,ahmetbin hanbel 1.cilt-399) NİYETSİZ İBADETLER KABUL OLMAZ
Kıymetli okuyucularım ibadetler niyetsiz kabul olmaz. Miyetsiz tutulan oruç perhiz olur diyet olur. Niyetsiz kılınan namaz spor olur. Bütün ibadetler böyledir.Peygamberimizin(sav) şu hadisi ile bitirelim.
HADİS:”Kıyanet günü aleyhine hükmolunacak halkın birincisi şehit edilen bir adamolacaktır. O kimse huzura getirilir.Allaha yarabbi ben senin rızasın için döğüşüp ş…ehit oldum der. Allah(cc) hayır yalan söylüyorsun senin niyetin benim rızamı kazanmak değil kahraman olarak anılmaktı. Nitekim kahraman olarakta anıldın yani niyetin gerçekleşti. Atın bunu cehennme buyurur. İkincisi Yrabbi ben senin rızan için kuran okudum, ilim öğrendim, ilim öğrettim, der. Allah(cc) sen yalan söylüyorsun senin niyetin benim rızamı kazanmak değil; maddi manevi çıkar sağlamak. ne büyük alim, ne güzel okuyor okutuyor desinler ve çıkarım olsun istedin. niyetini karşılığınıda aldın. sana alim dediler. Para verdiler mal verdiler kızlarınıverdiler. şan şöhret kazandın.el üzerinde tutuldun. Atın bunu cehenneme buyuracaktır.Üçüncüsü yarabbi senin rızan için malımı mülkü fakirlere dağıttım. sadaka verdim. hayırişledim cami, köprü yaptım. diyecek . Allah(cc) hayır sen yalan söylüyorsun sen benim rızam için değil ne kadar çömert adam desinler, itabarım artsın ticaretim artsın reklamım olsun. diye yaptın niyetinde gerçekleşti. sana cömert dediler . itibarın arttı ticaretin çoğaldı. karşılığını aldın atın bunu cehenneme buyuracak böylece bu 3 kişi cehenneme atılacaktır.(Buhari-Müslim Riyazüssalihin-sayfa 963)

DARGINLARI BARIŞTIRMAK


DARGINLARI BARIŞTIRMAK 

DARGINLARI BARIŞTIRMAK 1
Kıymetli okuyucularım Müslümanlar aralarında dargınlığa varacak söz ve davranışlardan sakınmalıdır. Herşeye rağmen dargınlık olursa dargınıklarını gidermeye anlaşmazlıkları çözmeye gayret etmelidirler. Bununda mümkün olmadığı hallerde müslümanların dargın olan müslümanların aralarını bulmaya çalışıp onları barıştırmaları ,ahlaki ve dini görevleridir.Çünkü allah(cc) bu göre…vi müslümanlara farz olarak yüklemiştir. Nitekim Kuran-ı kerimde bakın ne buyruluyor. Cenabı hak buyuruyorki
AYET:”Müminler muhakkakki kardeştirler. O halde dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin(dargın olanları barıştırın.”(huccurat ayet 10) Peygamberimiz(sav) de hadisi şeriflerinde buyuruyorki.
HADİS:”Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinizle alakayı kesmeyiniz. Ey Allahın kulları kardeş olunuz. Bir müslümanın kardeşini 3 günden fazla terketmesi haramdır.(buhari- Müslim Riyazüssalihn sayfa-930)
Kıymetli okuyucularım farz nedir Allahın kesin olarak yapmamızı emrettiği emirler değilmidir. mesela namaz kılın, oruç tutun, zekat verin v.b işte burada da kesin emir var (feeslihu beyne eheveyküm) kardeşlerinizin arasını düzeltin. Kesin emir var dolayısıyla aman banane , boşver deme şansımız yok allah(cc) emretmiştir emir yerine getirilecektir. Lütfen bu farzı önemsiyelim. Dargın olanları barıştırma görevimizi yerine getirelim BARIŞTIRMA BÜTÜN İBADETLERDEN ÜSTÜNDÜR
Cenab-ı hak barıştırmanın ne kadar hayırlı bir iş olduğunu bakın nasıl bize bildiriyor. işte ayet
AYET:”(vessulhu hayrün) Barış en hayırlı iştir.(nisa- 128) yine kuran-ı kerimde barış çin buyruluyorki
AYET:”(veeslihu zate beynikum) Allahtan korkun. dargınların arasını düzeltin”(enfal -1)
Görüldüğü gibi bu ayette dargınlıkları barıştırmamanın suç olduğunu k…endisinde korkmamız gerektiğini dargınları barıştırmazsak allahın emrini yerine getirmemiş olacağımızı bize açıkca bildiriyor. Diğer taraftan peygamberimiz(sav) in bu emri bizzat yerine getirdiğini bizzat dargınların ayağına gidip dargın olanları barıştırdığını biliyoruz. Peygamberimiz(sav) birgün şöyle buyurdu.
HADİS:”Size namaz, oruç ,ve sadakadan daha üstün birşey göstereyimmi? buyurdu . evet ya resulullah dediler. Peygamberimiz(sav) arabulmak , barıştırmaktır. Çünkü aranın bozulması ,dargınlık saçı kökünden kazır demiyorum. dini kökünden kazır, dini yok eder diyorum. buyurdu”(Tirmizi kıyame-56) Peygamberimiz (sav ) dargınları barıştırmak için medineden ta kübaya gitmiştir. işte hadis.
HADİS:”Birgün küba halkı döğüşmüş hatta birbirlerini taşlamışlardı. Bunu haber alan peygamberimiz(sav) ashabına haydi geliniz. aralarını düzeltelim diyerek ashabıyla birlikte kübaya gitmiştir.(Buhari sulh-2) SÖZ TAŞIMA VE YALAN BARIŞTIRMADA CAİZDİR.
Kıymetli okuyucularım. peygamberimiz(sav ) bakın ne buyuruyor. bu hususta
HADİS:”Halkın arasını düzelten ve bunun için iyilik kastıyla söz taşıyan ve yine iyiylik kastıyla yalan söyleyen yalancı değildir.”(Buhari sulh -1)
Kıymetli okurlarım Allah(cc) ve peygamberimiz(sav) in namaz oruç ve sadakaya ne kadar önem verdiklerini bu hususta yüzlerce ayet ve ha…dis olduğunu biliyoruz. Buna rağmen peygamberimiz. (sav) barışmaya o kadar önem veriyorki dargınların barışmasının bütün ibadetlerden daha önemli olduğunu bize bildiriyor. Üstelik hadisin sonunda dikkat edin dargınlık dini kökünden kazır buyuruyor. niçin? çünkü müslüman kardeşler arasında ki dargınlık ayrılık demek , bölünme demek dolayısyla parçalanmak yok olmak demektir. tarih bunun binlerce örneğini vermektedir.Bütün islam devletleri bu yüzden yıkılmiştir. Kafirlerin en büyük silahı böl parçala yut olmuştur. En son islam devleti osmanlı bu şekild yıkılmıştır. Şimdide kürt kardeşlrimiz kışkırtılarak Türkiye bölünmeye çalışılıyor aman dikkat. Bu tezgahın altında İsrailin olduğu artık belgelenmiştir.İşte bu yüzden dargınları barıştırma emrini aman hafife almayalım.
Bu okadar önemliki ayetlerle , hadislerle yasaklanmış olan yalan söyleme ve söz taşıma ya dargınlıkları barıştırmak için izin verilmiştir. İLK BARIŞAN VEBALDEN KURTULUR
Kıymetli okuyucularım birbirine dargın olan müslümanların Allahın ve peygamberimizin yasakladığı bir konuda kendilerine yardımcı olmaya çalışan kendileri farz kılına bir görevi yerine getiren arabuluculara karşı durmamak barışı seçmek ahlaki ve dini bir görevdir. Dini kökünden kazımak gibi büyük bir peygamber tehdidinden korkmalıdır.Allahın barıştırın emrinin yerine g…etirilmesine zemin hazılanmalı şeytanın ve nefsin esiri olunmamalıdır. O halde daregınlara düşen görev ilk barışan olmaktır. Sen barışta vebalden kurtul karşındaki barışmazsa vebal onundur. sen vebalden kurtul.Bakınız hadisi şerif buyuruyor.
HADİS:”Bir müslüman bir müslümanla bir sene küs durursa onu katletmiş öldürmüş gibi günah kazanır.(Ebu davut edep-55) bütün bu tehditler yabancı müslümanlarla olan dargınlıklar için Ya bu dargınlık ana baba , evlat karı, karı koca ,akraba arasında ise İşte o zaman dargınların vay haline bunun vebalini günahını düşünmek bile korkunçtur. bakın peygamberimiz(sav) buyurduki.
HADİS.”Bir müslümana din kardeşini 3 gün 3 geceden fazla terketmesi haramdır. Bu dargınlıkta karşılaştığında ilk defa selam verip barışan en hayırlı olandır. (Buharı,Müslim-riyazüsssalihin-sayfa-946 DARGINLAR BAĞIŞLANMAZ
Kıymetli okuyucularım peygamberimiz(sav) dargın olan kimseleri Allahın affetmiyeceğini bize bildiriyor.
HADİS.”Her pazartesi ve perşembe günleri ameller Allaha arzolunur. Allah(cc) kendine şirk koşmayan herkesi bağışlar. Ancak kendisi ile din kardeşi arasında dargınlık olan kimseyi barışmadıkça bağışlamaz.(Müslim- riyazüssalihin- sayfa -946)
Kıymetli okuyucularım dargınlık ş…eytanın ve nefsin işidir. Gurur yapıpta önce o barışsın demiyelim ilk barışan biz olalım ve vebalden kurtulalım.Hele hele karı koca arasında , evlat ana baba arasında akraba arasında dargınlık tam bir felakettir.affedilmez suçtur. bu konular işlendiğinde bu konulardaki ayet ve hadisleri size bildireceğiz inaşallah. Diyeceksinizki hocam öylleri varki barışmam bana felaket getiriyor. Huzurum kaçıyor. bela ve musibet başımdan eksik olmuyor. O halde çözüm dargın durmak değil. Peygamberimizin vahşiye dediği gibi benden uzak dur. Amcamı hatılatıyorsun dediği gibi bizde o kişi ile muhatap olmayız uzak dururuz. dargınlık ayrıdır. Can ciğer kuzu sarması olmak ayrıdır. Bu istenmiyor dargınlardan küs durma selam ver ama istersen samimi olma. Arana mesafe koy. Olur biter.

EBEDİ HAYAT(AHİRET)


EBEDİ HAYAT(AHİRET)  EBEDİ HAYAT(AHİRET)
Kıymetli okuyucularım çok istismar edilen hakkında çok asılsız hikayeler hurafeler. uydurulan israiliyetın çokca girdiği doğru ile yanlışın birbirine karıştığı .Çok önemli olan bir konuyu yazaeken sizinde farkedeceğiniz gibi her zaman olduğu gibi ayetlerden ve muttegun aleyh olan yani sahih olan hadislerin eişiğinde çok teferrruata kaçmadın, gücüm yettiğince az ve öz olarak bu konuyu işlemek isted…im.Fakat takdir edersinizki ciltler dolusu kitapların yazıldığı sadece kuran-ı kerimde yüzlerce ayetin bulunduğu insan hayatının en önemli safhasını bir iki satırla geçiştirmekle mümkün değildir.Konu başlıkları şunlar olacaktır. sıra gözetmeden yazıyorum. Mizan,mahşer,kabir(berzah),kevser,ölüm,ahiret,amel defteri,sura üfürme,sırat köprüsü,cehennem,cennet,hesap,azp,azrail,naziat,israfil,münker ve nekir,meyyit,mezarlık,ağıt,kiramen katibin,şahitler,şefaat,mehdi,deccal,dabbetül arz,yecüc mecüc,isanın inişi,v.b. Allah(cc) dünya hakkında şöyle buyurur.(hadid.20)”Bilinki dünya hayatı ancak bir oyundur.bir eğelencedir.bir süstür.aranızda bir öğünüştür.Mallarda ve evlatlarda bir çoğaiıştır.. bunun misalinebat ekicilerin hoşuna giden bir yağmur gibidir.sonra o kururda sen sapsarı bir hale getirilmiş görürsün. sonrada bir çörçöp olur.. Ahirette çetin azap vardır.allahtan mağfiret ve rıza vardır.Dünya hayatından faidelenmek bir aldanış faidelenmesinden başka bir şey değildir.”(ali imran.14)”Kadınlara oğullara ,yığın yığın biriktirilmiş altınve gümüşe salma ve güzel atlara hayvanlara ekinlere olan aşırı sevgi insanlar için bezenip süzlenmiştir.Bunlar dünya hayatının geçici bir faidesidir.allaha gelince nihayet dönüp varacak yerin bütün güzelliği onun nezdindedir.”(ankebut 64)”Bu dünya hayatı bir oyundan bir eğlenceden ibarettir.Ahiret yurduna gelince şüphe yokki o asıl hayatın ta kendisidir.bunu bilmiş olsalardı.” Sayın okurlarım Dünya hayatının geçici olduğu kalıcı olan hayatınahirette olduğu dünyanın geçici ahiretin sonsuz olduğu ve dünya hayatına fazla önem vermemek gerektiği ahirete hazırlık yapmak gerektiği zühd sahibi olmak gerektiğine dair birçok ayeti kerime ve birçok hadisi şerif mevcuttur.Akıllı olan insan bu geçici dünya için çalıştığı kadar en az onun kadar çalışmak gerektiğini unutmaz

ÖLÜM: Ruhun bedenden ayrılması olayı ölüm insan varlığı için bir alemden öteki aleme geçmesidir. Bu anlamda ölüm yok olmak değil şekil ve mekan değiştirmektir. maddi alemden ruhani aleme geçiş yapmaktır. ölüm uyuyan bir inasanın rüya alemine benzer. Nasılki insan yatağında yatarken rüyasında hertürlü zevki ve…ya her türlü çileyi çektiği halde bedeni yatakta yatmakta ise öldükten sonra da azap gören veya herçeşit konforu ve rahatlığı yaşayan cest değil ruhu dur. bize anlatılan yılan çıyan hikayeleri izafidir yoksa cesetle alakalı değildir. Öyle olsa toprağa gömdüğümüz cesetleri sağlam su geçirmez yılan çıyan girmez çürümez çelikten yapılmış tabutlarla göneriz böylece cesede yılan çıyan giremezdi veya toprağa gömmez bir depoda mesela morgda saklardık öyle değilmi.? işte berzah yani kabir alemi hakkında yanlış olan bilgilerden biri budur.Kaldıki yanıp kül olan cesedin neresi yiyecek yılan çıyan öyle değilmi yanan ceset o zaman azaptan kurtulması lazım değilmi. Doğrusu uyuyan adam ın vucudu nasıl yatakta iken rüyasında çok büyük mutluluklar yaşayabilmekte her yeri gezebilmekte veya çok acılar çekebilmekte ama yatakta yatan vucut yerinde durmaktadır. Sayın okurlarım Allahtan başka herşey yok olacaktır.işte ayetler(rahman.26-27)”Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır.Ancak azamet ve ikram sahibi olan Allah baki kalacaktır.”(Enbiya.35)”Her canlı ölümü tadıcıdır.Sizi bir imtihan olarak hayır ile ve şer ile deniyoruz.sonra bize döndürüleceksiniz.” Bu ayetlerden açıkca analaşıldığı gibi bütün canle cansız,cismani ruhani her yaratılan şey yok olacak baki olan Allah yok olmayacaktır. Allah(cc) acaba neden bizi dünyaya getiriyor ve sonra öldürüyor bu sorunun cevabı işte bu ayettir.(Mülk.2)”O(Allah(cc) hanginizin daha güzel amel yapacağını denemek için hayatıda ölümüde takdir edip yaratandır.” İlerdede geleceği gibi demekki bizim dünyaya getiriliş amacımız imtihandır. imtihanda iyi not alan mükafatlandırılıp cennete gidecek imtihanda başarılı olamayanlar ise cezalandırılıp cehenneme gireceklerdir. Ne kadar ölümden kaçılırsa kaçılsın ölümden kurtuluş yoktur.işte ayetler(nisa.78)” Nerede bulumursanız bulunun tahkim edilmiş yüksek kalalerde bile bulunsanız ölüm sizi bulur.”(kaf.19)” Birgün bakarsın ki ölüm baygınlığı gerçek olarak gelmiş işte bu senin kaçıp durduğun şey denilmiştir.(Bakara.243) Binlerce kişinin ölüm korkusuyla beldelerini terkettiklerini görmedinmi?Allh(cc) onlara ölün dedi sonrsda kendilerini diriltti.”(Aliimran.154)” Şöyle de siz evlerde olsaydınız bile üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine şüphesiz öldürülülecekleri yöne çıkp giderlerdi.” bu ayetle alakalı şöyle bir hikaye anlatılır. Hz süleyman devrinde bir adam telaşla gelir derki ey allahın resulu ne olur şu rüzgara emret beni çok uzak bir yere göndersin niçin diye sorduğunda azrail beni orda bulmasın der hz süleyman adamı yemene gönderir az sonra azrail gelir derki demin yemene gönderdiğin adamın canını aldım da geldim . hz süleyman derki iyi ama o senden kaçmıştı azrail de derki benim onun canını yemende almam emredilmişti. halbuki adam az önce senin yanında idid Allah(cc9 seni vasıta kıldı yemene gönderdin gereken yerde gereken zamanda canını almış oldum. Evet kıymetli dostlar. Ölümden kaçış yok. MEYYİT: Ölü ,ölmüş insan anlamındadır. meyyit henüz yıkanıp temizlenmeden önce yatakta serilmiş olan ölüyü ifade eder. Cenaze ise yıkanıp kefenlenmiş tabutla götürülen naaşı ifade eder. Cenaze ölüm anından defin anına kadar yapılan cenaze merasimini ifade eder. Dinimizde ölüye karşı dirilerin bazı görevleri vardır.Bu görevlerin yapılmasını Resullah teşvik etmişlerdir. Bu konularla ilgili olarak bi…rçok Hadisi şerif vardır. Bir insan ölünce gözleri kapatılır.Çenesi bağlanır.elbise ve içi çamaşırları çıkarılarak bir tahta veya teneşir üzerine yatırılır.Üzerine bir örtü çekilir.Şişmemesi için üzerine demir parçası konur.Elleri yan tarafa indirilir.ölünün yanında güzel kokulu birşey bulundurulur.Sonra yıkanıp kefenlenir. Cenaze namazı kılındıktan sonra kabre defnedilir. Cenaze yıkanmadıkça bulunduğu yerde Kuran-ı kerim okunmaz.Cünüp olanın ay hali görmekte bulunan veya lohusa olan kadının cenazenin yanında bulunması doğru değildir.HADİS:”peygamberimiz (sav) ölüm ve benzeri bir felaketle karşılaşan kişilerin sabretmelerini dua ile Allaha sığınmalarını tavsiye etmiş ve şu ayeti okuyunuz demiştir.(bakara.156)”(ellezine iza esabethum musibetungalu innalillahi veinnaileyhi raciğun)”O sabredenler kendilerine bir bela geldiği zaman . Biz Allahın kullarıyız ve biz ona döndürüleceğiz derler.” işte Peygamberimiz bu ayeti okurdu ve bizede okumamızı tavsiye ederdi.(buhari.cenaiz.162) Ölünün yüzünün açılması ve öpülmesi caizdir.Nitekim hz. ebu bekir peygamberimizin cenazesini öpmüş ve ağlamıştır.(Buhari cenaiz.12) İslamın yasakladığı ve islmdan önce çok revaçta olan bağırıp çağırarak Allaha karşı yakışıksız sözler söyleyerek. saçını başını yolarak ağlamaktır.(şevkani neybül evtar.4)Ölüye karşı yapılması gereken görevlerden biriside onu yıkamak ve kefenlemektir.Çünkü Resulullah (sav) Ölülerin yıkanmasını ve kefenlenmesini emretmiştir. Ve yıkamanın ve kefenlemenin nasıl yapılacağını ayrıntısı ile anlatmıştır. Müçtehitler ölünün yıkanmasının ve kefenlenmesinin farzı kifaye olduğunda ittifak etmişlerdir.Ölünün borçlarını cenaze namazından önce ödemek sünnettir.(ibni kudame el muğni .2.337 şevkani 4.23-26) Ölülerin cenaze namazını kılmakta ittifakla farzı kifaye olduğu kabul edilmiştir. Namaz kılındıktan sonra onu mezara kadar taşımak görevdir.Cenazeye katılmanında 3 derecesi vardır.Bunların birisini yapan görevini yerine getirmiş olur.Ancak üçünü birden yapmak çok büyük sevaptır.Bu dereceler şunlardır. 1-Cenaze namazını kılıp ayrılmak 2- Cenaze namazına ve defnedilinceye kadar olan hizmetler katılmak 3- Definden sonrada kabrin başında bir süre bekleyip dua ve istğfar ile meşgul olmak (ibni kydame el muğni 2. 353) Cenaze merasimine katılanların ,ölümü ,ahireti ,ve Allahın yüceliğini düşünmeleri sukuneti muhafaza etmeleri dünyevi meseleleri konuşmamaları ,gülmemeleri,bu edebin icabıdır.(İbni kudame.2.354) Cenazeyi görünce ayağa kalkma meselesine gelince lehte ve aleyhte hadisler vardır.Buna göre kalkmak meşrudur. İyi olur denilebilir.((ayni ümtadül kari 4-118)HADİS: ”Son sözü lailahe illalah olan cennete girer(müslim. cenaiz 1-2) Sayın okurlarım ölü kabre girip herkes çekilip tek başına kalınca dirilecek hatta kafası tahtaya vuracak korkudan tekrar ölecek gibi efsaneler var baştanda söylediğim gibi ölü ve kabir üzerine çok efsane var. çok israiliyat var. Bir kere ikinci diriliş kabirde değil mahşerde olacaktır.İlerde bu konu i…şlenecektir. Şöyle anlatılsa doğru olabilir. Ölen kişi öldükten sonra başkası ölmüş gibi kendini izler. Ölenin kendisi olduğunu bir türlü kabullenemez. Babasını,annesini, kardeşini, ve bir çok yakınını kaybeden birisi olarak biliyorum ki Yakını ölenler de aynı psikoloji içindedir yani gözünün önünde yakını defnedilirken bir türlü kabullenemez. Psikolojik bir olaydır. bu belkide şok dedikleri olay budur.Zaman sonra yakınınızı kaybettiğinizi kabullenmeye başlarsınız. İşte ölen bir kimse de kendisinin öldüğünü zaman sonra mesela münker ve nekir sual sormaya başlayınca farkına varabilir. böyle söylense mantıklı olabilir ama ölü kabre girdiğin de dirilecek hatta kalkmaya çalışacak kafası tahtaya vuracak demek saçmalıktır. Adam yandı kül olduysa kafasını nereye vuracak, denizin dibindeyse kafasını nereye vuracak öyle değilmi.?Sayın okuyucularım insanın 3 türlü haytı vardır.1-dünya hayatı2-Kabi(berzah9hayatı3-Ahiret hayatı Kainatta bulunan herşey yok olacaktır herkes ecel zamanı geldiğinde ölecektir. Bu zamanı geri veya ileri almak mümkün olmayacaktır. işte ayet(Nahl.61)”(feiza cae eceluhum layeste2hirune sağeten velayestgtimun)”Ecelleri geldiği zaman ise onlar ne bir an geri kalabilriler nede öne geçebilirler.” Bu ayettende açıkça görüleceği gibi ecel geldiği zaman bunu geciktirmek mümkün değildir.Dünyanın bütün doktarları bir araya gelseler.Bir insanın ölümünü bir saniye dahi geciktiremezler. Efendim doktora gitseydi ölmeyecekti Büyük hastanede bakılsa ölmeyecekti amliyat olsa ölmeyecekti,bütün bunlar boş bir kuruntudan ibarettir. Atasözünde söylendiği gibi ecel gelmiş baş ağrısı bahane. Bu demek değildirki hasta olanı ölüme terkedelim hastaneye götürmeyelim ilaç vermeyelim elbette elimizden geleni yapacağız ancak biz elimizden geldiğini yaptıktan sonra Allaha havale edeceğiz bunu demek istiyoruz. Eğer ölümü geciktirmek mümkün olsaydı tarihteki bunca krallar bunca peygamberler. ölmezlerdi Ve ölüm kötü birşey olsa idi Allah(cc) en çok sevdiği kulunu 63 yaşında yanına almazdı demekki ölüm çok kötü bir şey değil. Herkesin ne zaman ve nerede öleceği levhi mahfuz da yazılmıştır. ve asla değişmez. Sayın okurlarım ölüm anında herkes aynı şekildemi can verecektir. ençok merak edilen soru budur. ölüm anında azrail müslüman olanların canını çok kolay bir şekilde alacak kafirlerin ise canını ona eziyet ede ede alacaktır. işte ayetler.(naziat.2)”(vennaziati neşta)”Müminin canını yağdan kıl çeker gibi kolaylıkla çıkaran meleklere andolsun.” bu ayet nazil olunca sahabiler ya resulullah ölümün şiddetinden siz bile korkarken nasıl oluyorda insanın canı bu kadar kolay çıkıyor. Hatta mümin canının çıktığının farkına bile varmaz buyuruyorsunuz diye sorduklarında peygamberimiz(sav) onlara şu cevabı vermiştir.HADİS;Aradığınız cevap yusuf suresindedir.Bu surede emirin kölesi olan hz. yusufun güzelliğine Emirin karısı züleyha vurulmuş ona aşık olmuştu. Züleyhanın arkadaşı olan kadınlar Züleyhanın dedikodusunu yapıyor. koskoca emirin karısı kölesine aşık olmuş diye onu eleştiriyorlardı. Bunun üzerine züleyha bu kadınları çay partisine çağırır. her birinin eline bire elme ve birer bıçak vererek soyup yemelerini ister.Kadınlar tam elmaları soyarken. hz yusufu karşılarına çıkarır. Hz yusufun o eşsiz güzelliğine vurulan bu güzellik karşısında herşeyi unutan kadınlar o kadar etkilenirlerki elmayı soyalım derken ellerinibıçkla keserlerde farkına varmazlar. işte ölüm anında mümin kendisine gösterilen cennetin ve büyük nimetlerin güzelliği karşısında o kadar sevinecek o kadar şaşıracakki ölüm acısını hissemiyecek canının çıktığının farkına bile varamıyacaktır.” Sayın okurlarım yusuf ve züleyha olayı kuran-ı kerimde şöyle geçer.(yusuf.31)”Kadınların kendisini yermesini işitince onları davet etti ; koltuklar hazırladı geldiklerinde her birine bıçak verdi. Yusufa yanlarına çık dedi.Kadınlar yusufu görünce şaşırıp ellerini kestiler. Ve allahı tenzih ederiz . ama bu ins…an değil ancak çok güzel bir melektir dediler.”
HADİS:Bir cenaze esnasında peygamberimiz(sav) şöyle buyurdu.”Mümin kul dünydan ayrılıp ahiret yolculuğuna çıkarken gökten güneş gibi etrafa ziye saçan bembeyaz yüzlü melekler inerler.Ellerinde cennet kefenlerinden çok güzel bir kefen ve cennet kokularından çok güzel bir koku bulunur.Sonra azrail son derece güzel bir kıyafet ve şekilde onun başucunda oturup şöyle der. Haydi ey tertemiz ruh Allahın mağfiret ve rıdvanına doğru rahatlıkla çıkıver.Bu güzel çağrıdan sonra o kulun ruhu damacananın ağzından dökülen su mizsali kolayca bedenden çıkıverir. Hemen rahmet melekleri cennet kefenini o ruha giydirirler. kokuyu sürerler. o anda mis gibi bir koku etrafa yayılır.melekler onu semaya çıkarırlar.Yanlarından geçtikleri her melekler topluluğu ne kadar güzel bir ruhtur bu . Acaba kim diye sorarlar. Onlarda falanca derler.Nihayet 7. kata çıktıklarında Allah(cc) şöyle buyurur.Kulumun dosyasını illiyyinde tescil edin.sonra onu tekrar yere iade edin.Bu emirden sonra ruh cesedine iade edilir.Sorgu sual melekleri olan münker ve nekir melekleri güzel bir şekil ve kıyafetle gayet tatlı hoş bir edayla ve sesle sorgu suale başlarlar.Rabbin kimdir.Rabbim Allah(cc).Dinin nedir? diniö islam. peygamberin kimdir.? peygamberim muhammet mustafa (sav).Kitabın hangisidir? kuran-ı kerş-im bu ve benzeri sorular sorarlar. Ve mümin ruh her sorulan soruya Allahın yardınmı ile çok kolay cevap verir. O sırada gökten bir nida duyulur.Kulum doğru söylemiştir. haydi cennettten bir yatak getirip onu altına serin . cennet elbiselerine ona giydirin. cennetten bir pencere açın.okuduğu ve amel ettiği kuran-ı kerim ile onu aydınlatın.buyurur. ve emredilen yerine getirilir. o sırada son derece sevimli biri gelip sevindiğin gündür bugün dile benden ne dilersen der. Ruh ona sen kimsin diye sorar. o kişide ben dünyadaiken işlediğin iyi amelinim der. mümin kul kıyametin bir an önce kopmasını ve güzelliğini seyrettiği cennete bir an önce kavuşmayı diler. (Buhari-müslim-kütübü sitte-riyazüssalihin) Evet sayın okurlarım bütün hadis kitaplarında mevcut olan ve sahih olan bu hadisi şerifi hiç duydunuz mu hiçbir hoca alim çıkp bu hadisi anlattımı . anlatmaz niye çğnkü müslümanların hepsini cehennemle korkutacak ölümle kabirle korkutacak müzlüman aman hocam beni kurtar diyecek ona kılınacak ona boyun eğecek , ona mahkum olacak ona hatim indirecek,dua edecek,mevlüt okuyacak yolunu bulacak albette istisna kaide bozmaz dürüst gerçek alimleri tenzih ederim. Yandın sen hapı yuttun ölürken çok büyük acılarla kıvaranacaksın, kabirde büyük azap göreceksin, tokmakla kafanı ezecekler yılan çıtyan seni yiyecek sıratı geçemiyeceksin cehennemfden ebdi çıkmayacaksın sen kafir oldun yandın bittin diye saf tamiz müslümanları kandırırlar e hocam nasıl kurtıulurm bunun çaresi yokmu var tabi (ben rahibim benim parayla cennetin tapusunu satma hakkım var cennetin tapunsu bende dilediğime para karşılığı satarım. benim cennete koyma yetkim var ben allahın vekiliyim manasına gelecek şekilde) sen bana zekatını ver sadakanı ver sana dua edeyim senin için hatim indireyim kuran okuyayım kurtulursun demek için bu hadisi anlatmazlar. İşlerina gelmez anlatırsalar bu müslümanları nasıl sömürecekler. vay benim bahtsız müslüman kardeşim seni beni gelen kullanmış giden kullanmış . Onların anlattığı zorla canın çıkması kabirde büyük azap cehennemde ebedi yanmak yalanmadır yok ama bunlar müsülümanlar için değil kafirler için geçerlidir. sen müzlümnı kafir sınıfına koy. istediğin gibi müslamanı sömüri istismar et yok böyle birşey artık bu şarlatanların sonu gelmeli bu tiyatro bitmeli müzlümanları öyle bir hale getirdilerki Ölüm korkusunda kafayı sıyıranları çok gördüm . nasıl olsa sonum kötü bari tam olsun deyip günahlara natanları çok gördüm yazıktır günahtır bu müslümanlara artık çekin ellerinizi, şu metedeyyin müslümanalrın elinden (SIRAT KÖPRÜSÜ
HADİS:’Ebu said el hudri nin rivayetine göre Sırat köprüsü kıldan ince kılıçtan keskindir.Sıratın uzunluğu bin sene yokuş, bin sene iniş ve bin sene düzlüktür.bu mesafe bazı insanlar için olacaktır.Her bir kişinin bu mesafeyi aşması amelleri ile orantılı olacaktır.(mansur.ali nazif.tac.5.394)Bazı ulemaya göre Sıratın kıldan ince kılıçtan keskin olması köprüden geçmenin zor…luğunu belirtmek içindir.Müminlerin sırattan çabuk geçemememeleri onların haramlara yönelip yönelmemelerine bağlıdır.Sırat köprüsünde her müminin yanlız kendisinin faydalanacağı bir nuru vardır.Bu nurdan başkaları faydalanamıyacaklardır.Nurun durumuna göre sırat geniş veya dar olacaktır.İşte ayet.(tahrim.8)”Ey iman edenler. günahlarınıza samimi bir tevbe ile Allaha dönün umulurki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmauyacağı günde Allah(cc) sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları önlerinden ve yanlarından koşarda Ey rabbimiz nurumuzu tamamla; bizi bağışla, muhakkak sen herşeye kadirsin derler.” Bu ayette müminlerin nurlarından kastedilen iman ve amelleri ile meydana gelen nurlardır. Özellikle bu nurları sırat köprüsünün üzerinde onları alıp götürecek. Ve selamete çıkaracaktır. Münafıklar karanlıkta kaldıkça müminler şöyle der. İşte ayet(hadid.13)”Rabbimiz nurumuzu söndürüpte bizide kafirler ve münafıklar gibi karanlıkta bırakma ; varacağımız yere kadar nurumuzu devam ettirki; bu nurla sevinelim ;karanlıkta kalıp perişan olmayalım derler. O gün (sıratta) münafık erkekler ile münafık kadınlar müminlere bizi bekleyin nurunuzdan bir parça ışık alalım derler. Onlara dönün arkanıza da bir nur arayın denir. Nihayet onların arasına bir kapısı olan ve içinde rahmet dışında azap bulunan bir sur çekilir.”(meryem.71-72)”Sizlerden hiç kimse yokturki oraya(cehenneme) uğramamış olsun. Bu rabbin için kesinleşmiş hükümdür. Sonra biz iman edip sakınanları kurtarırız. Zalimleride diz üstü çökmüş olarak oarada orada bırakırız.”Bu ayete göre cennetlik müminlerin cehenneme uğramaları üzerindeki sırat köprüsünden geçmekten ibarettir. Çünkü evliyalar,sıddıklar,peygamberler ve çocuklar. cehennemi sadece göreceklerdir.Müminlerin cennete giriş yolunun Cehennemin üstünde olmasında bir çok hikmet vardır. Bunlardan bazısı sevinçlerin artması,şükürlerin artması,kafirlerin üzüntülerinin çaoğalması gibi birçok hikmet vardır.Çünkü Dünyada küçümsedikleri, ,alay ettikleri müminlerin cennete girmeleri kafirlere azap üzerine azap olacaktır. MAHŞERDE 10 ŞAHİT
Sayın okuyucular Kiramen katibin meleklerinin tuttuğu defterler . Kıyamet günü mahkemeyi kübrada sahiplerine verilecektir. işte ayet.(isra.13-14)”Biz her insanın amelini boynuna doladık .Kıyamet gününde onun için bir kitap çıkarırız ki açılmış olduğu halde o (insan) buna kavuşur.Kitabını oku bugün sana karşı bir hesap görücü olmak bakımından nefsin yeter.(denilir).” Bu deftere …herşey yazıldı hiçbirşey eksik bırakılıp unutulmadı denilir. o gün herkes defterinde yazılanlara vakıf olacaktır.İnsanın yaptığı bütün iyi kötü amelleri boynuna dolanmıştır. Hiç kimseye yaptığı amellerin sorumluluğundan kurtuluş yoktur. İşte ayet(zilzal.7-8)”Kim zerre miktarı hayır işlerse karşılığını görür. Kimde zerre miktarı şer işlerse karşılığını görür.” İnsan ne yaparsa yapsın nereye giderse gitsin sürekli onu gözleyen ve takip eden 10 şahit vardır.işte kişiyi takip eden 10şahit. 1-MELEKLER:(nisa.116)”(velmelaiketehu yeşhedun)”Meleklerde şahitlik ederler.”2-TOPRAK:”(zilzal 3-4)(vegalel insanu maleha yevmeizin tuhaddisu ehbareha)”Ve insan bu arza ne oluyor.* dediği zaman arz iyi veya kötü üzerinde neler işlendiğinin haberlerini anlatacaktır.3-SÖZLER:”(nur.24)”(yevme teşhedu aleyhim elsinetehüm )”Kıyamet günü onların dilleri işledikleri amellerine şahitlik edeceklerdir.”4-AZALAR:”(yasin.65)(elyevmenehtimu ğala efvahihihim ve tükellimuna eydihimveteşhedu erculühümbima kanu yeksibun)”O gün onların ağızlarını mühürleriz söz söylemekten men ederiz. Kazançları neyse bize elleri söyler. ve ayakları şahitlik eder.”5-KİRAMEN KATİBİN MELEKLER:(infitar.10-11-12)(veinne ğaleykum lehafizin kiramen katibin yeğlemune ma tefğalun)”Halbuki üzerinizde Allah tarafından memur edilmiş kerim katipler vardırki amellerinizi yazarlar. Hayır ve şer her işlediğinizi bilirler.”6-AMEL DEFTERİ:(casiye.29)”(haza kitabuna yengutu aleykumbilhak)”İşte kitabınız (amel) size karşı hakkı söylüyor.”7-ALLAH(CC):(ali imran.98)”(vallahu şehidun ğala ma teğmelun)”Allah bütüb yaptıklarınıza şahittir.”8-DERİ:(fussilet.21)”Derilerine niçin aleyhimize şahitlik yaptınız derler.Onlarda herşeyi konuşturan Allah(cc) bizide konuşturdu.İlk defa sizi o yaratmıştır.yine ona döndürülüyorsunuz derler.”9-GÖZLER KULAKLAR:(fussilet.22)”Siz ne kulaklarınızın ne gözlerinizin nede derilerininzin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Yaptıklarınızı Allahın bilmeyeceğinin sanıyordunuz.”
10-LEVHİ MAHFUZ:(yasin.12)(inna nahnu nuhyil mevta venektubuma gaddemu ve asarhum vekülle şeyin ehsaynahu fi imamimmubin)”Şüphesiz ölüleri ancak biz dirirltiriz. Onların yaptıkları her işi bıraktıkları her işi yazarız.Biz herşeyi apaçık bir kitapta(levhi mahfuz) sayıp yazmışızdır.” Sayın okurlarım görüldüğü gibi mahşer gününde mizan terazisi kurlulduğunda amel defterleri açıldığında herkes hesap verirken çok büyük itrazlar olacak herkes kendisinin bu günahı işlemediğini savunacak ,gösterilen delillerede itiraz edecektir. işte Allah(cc) bunun böyle olacağını bildiği için 10 çeşit şahit getirecek ve artık günahkarların itiraz etme hakkı tamamen ellerinden alınmış olacaktır. Sayın okurlarım burada dikkatimizi çekmesi gereken bir durumda şudur. Allah(cc) ın hiçbir kuluna delil ve şahit gösterme gibi bir zorunluluğu yoktur. Sizin suçunuz budur der hükmünü verirdi kim ona karşı çıkacaktı. kulların itiraz etmeleri neyi değiştirebilirdi Haşa Allahtan büyük yokki ona müracaat edip itirazda bulunsalar. Kaldıki böyle uygulamalar diktatör yönetimlerde çoktur. Hesap verecekleri kimse olmadığından suçsuz insanlara bir suç yükleyip onları idam etmişlerdir. Savunma hakkı vermemişlerdir. İşte bunun gibi Allah(cc) sucu söyler veya söylemez. Güç onda değilmi yaratan o değilmi sen sen cehenneme sen sen cennete dese kim itiraz edebilirdi. Bizim dikdatörlerimizden biri bir sağdan bir soldan idam ettirdim haksızlık yapmadım dedi. kim ona karşı çıkabildi. Haşa Allahta keyfine göre sen cennete sen cehenneme diyebilir hiç kimsede ona hesap soramazdı. Ama o sanki hesap verecek kulların itirazları ile verdiği kararları değiştirebilecek üstünde bir makam varmış gibi isnat ettiği suçu delillendiriyor. üstelik tam 10 şahitle delillendiriyor.Sadece bu örnek bile Rabbimizin ne kadar büyük adalet sahibi olduğunu bize göstermiyormu?.Kul bir suç işliyor kendisinden hiç ayerılmayan muhafaza melekleri suça şahit oluyor. ama kul itiraz ediyor ,bunun üzerine üzerine bastığı toprak şahitlik ediyor. ben şahidim diyor. Kul yine itiraz ediyor bunu üzerine ağzı, dili söylediği sözler devreye girip şahiitlik ediyor, yine kul itiraz ediyor , bunu üzerine vucdunun tüm azaları şahitlik ediyor, kul buna rağmen hala itiraz ediyor.yazıcı melekler kiramen katibin devreye giriyor ki sürekli yanında olan ve bütün günah ve sevapları yazmakla görevli melekler, fakat kul yine itirazını sürdürüyor . Bunu üzerine amel defteri devreye giriyor şahitlik ediyor. günahkar kul bunuda kabul etmiyor. Bunun üzerine kulun derisi şahitlik ediyor fakat günahkar kul bunada itiraza ediyor.bunu üzerine devreye gözler kulaklar giriyor. fakat kul bunuda kabul etmiyor.sonra levhi mahfuz devreye giriyor şahitlik ediyor fakat kul bunuda kabul etmiyor. En sonunda Allah(cc) bizzat kendisi şahitlik ediyor ve günahkar kulun suçu sabit oluyor .Şimdi sorarım size hangi hakim bu kadar delile rağmen başka delil arar. işte bu rabbimizin bize karşı ne kadar merhametli ve ne kadar adaletli olduğuna delil değğilmidir? ne mutlu bize ki ona kuluz. Sayın okuyucularım ahiret 4 bölümünde naklettiğimiz hadisi şerif. Bize hüsnü hatimeyi anlatıyor o halde hüsnü hatime nedir ? ve hüsünü hatimeye ulaşmak için ne yapmak gerekir bunu biraz açıklayalım.HÜSNÜ HATİME: Güzel son,güzel sonuç,güzel ölüm anlamındadır. Güzel sonuç iman ile ölmekle mümkün olur. …iman iel ölmek için güzel bir ölüm ile ölmek için cenabı hakkın bize bildirdiği asr suresindeki emirleri yerine getirmekle olur.işte sure(asr.1-2-3)” Asra (zamana) yemin olsunki şüphesiz insan ziyandadır. hüsrandadır.ancak iman edip,güzel amel işleyenler,birbirlerine hakkı tavsiye edenler.ve sabrı tavsiye adenler müstesnadır.” Demekki hüzrana uğramamanın son nefeste imanlı ve güzel bir şekilde ölmenin ilk şartı imanlı olmaktır. imanı olmayan sui hatime (kötü ölüm ilerde gelecek) ile canını verir.Sonra salih amel işlemelidir Yani iyilk yapmalıdır.sonra hakkı tavsiye etmelidir. müslüman bananeci olamaz. bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyemez.her koyun kendi bacağından asılır diyemez. niçin çonkü allahın uyarısı ve emri vardır. işte ayet.(tevbe.71)”(vel müminune velmüminatubeğzuhum evliyau bağz ye2murune bil meğrufi veyen hevne ğanil münker.)”Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler.Allahın emirlerinin ve yasaklarının yerine getirilmesini tavsiye ederler.”işte HADİS:” Peygamberimiz(sav) Mümin bir kimse bir kötülük gördüğü zaman eliyle engellesin,Eliyle engelliyemiyorsa diliyle mani olsun diliylede önleyemiyorsa kalbiyle buğz etsin” .buyurur.Demekki müslüman hakkı tavsiye edecektir.doğruyu ve güzeli anlatacaktır menfaart icabı veya hatır için ayıp olmasın diye akraba,arkadaşv.b. sebeplerle hakkım tavsiye etmekten vazgeçmiyecektir. bir müslüman bunulada yetinmeyip müzlüman kardeşlerine sabrı tavsiye edecektir. müslüman kardeşinin başına gelen musibetler dolayısıyla morale ihtiyacı vardır.ona moral vereceksin.Sayın okurlarım dikkat ettinizmi bu surede yani asr suresinde hiç ibadetten bahsedilmiyor. tamamen kul hakkından bahsediliyor.bana ibadet etmeyen hüsrandadır. demiyor . ne diyor 1- iman edin2-salih amel işleyin3-hakkı tavsiye edin4- sabrı tavsiye edin.Demek oluyorki bir kişi gece gündüz ibadet yapmış olsada eğer kul hakkı yiyorsa veya kullara hakkı tavsiye etmiyorsa sabrı tavsiye etmiyorsa kullara faydalı olmuyorsa gemisini kurtaran kaptan misali sedec kendini düşünyorsa ve tevbe 71. ayette emredildiği gibi kulların iyiği düşünmüyorsa hüsran daır. ziyandadır. o halde sonumuzun hüsnü hatime olmasını istiyorsak allah olan ibadetlerimizin yanı sıra müslüman kardeşlerimize her konuda yardımcı olmaya çalışacağız. 2-DÜNYA HAYATI: İnsanın ikinci durağı dünyadır. Doğumla başlar.Ölümle son bulur. Dünya hayatının amacı kimin nasıl fiil ve hareketlerde bulunacağını denemek. sonuçları tesbit etmektir.3-KABİR HAYATI: İnsanın üçüncü durağı kabirdir. ölümle başlar kıyamete kadar devam eder. 4-AHİRET ALEMİ: Kıyametin kopması ile başlar sonsuz olarak devam eder. Kabir hayatı bir bakıma ahiretin giriş kapısıdır.Ölen ki…mse ister kabre defnedilsin ,ister yırtıcı hayvanlarca parçalansın ,ister ateşte yakılsın,ister külleri denize atılsın, ister denizde kaybolsun ne şekilde ölürse ölsün o kişinin kabir hayatı başlamıştır. Ona Münker ve Nekir melekleri sorgu ve suale tutacaktır. Bu sorgudan muaf yanlızca peygamberler ve çocuklardır. Kafirlerin ölen çocuklarıda müslüman çocukları gibidir.Yani onlarada sorgu sual yoktur. Kafirlere ve günahkar müminlere kabir azabı vardır.Kabir imanlı ve salih amel sahipleri için cennet bahçelerinden bir bahçe kafirler için cehennem çukurlarından bir çukurdur. Salih amel sahipleri kabirde büyük bir rahat içinde iken kafirler büyük bir azap içindedirler.Kabir hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir. Kabir bir adam boyu olmalı en az göğüshizasını geçeçek kadar derinlikte olmalıdır. Toprak sert ise kabrin kıble tarafına bir oyuk açılır.Eğer toprak yumuşak ise ortaya bir çukur açmalıdır.Kabrin yerden bi iki karış yüksekte olması ve deve hörgücü gibi olması gerekir.Kabrin baş tarafına bir taş konması gerekir. Ölünün isminin yazılmasında bir mahzur yoktur. Ancak kabrin üzerine bina inşa ederek orada ibadet edilmesi kesinlikle yasaklanmıştır.HADİS:Hz aişe resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. ” Allah (cc) hiristiyan ve yahudilere lanet etsin onlar peygamberlerinin kabirlerini mabet edindiler. Sakın benim kabrimi bu hale getirmeyin. (ba-uhari. cenaiz.916) Kabri derince ve uygun genişlikte yapmak farzı kifayedir. Ölü kabirde yüzü kıbleye gelmek şartıyla sağ yanı üzerine yatırılır.Sonra kefenin düğümleri çözülür. Kabrin tahtası dizildikten sonra üstü örtülür. Toprağın üzerine toprak pekişsin diye su dökmek menduptur.KABRİSTAN: Mezarlık , ölülerin toprağa verildiği saha İslam dini hayatında olduğu gibi öldüklerinde de insana gereken değeri vermiş ve saygı göstermiş; öldüğü andan itibaren ona yapılacak muameleyi belirlemiştir.Toprağa defnedilen insanın en uzun süre kalacağı yerdir kabristan. O nedenle kabristanın düzenli ve tertipli yapılması temiz tutulması ve yeşillendirilmesi hayatta bulunan insanların ölülere karşı bir vafa borcu olarak görür. Kabristana çelenk getirilmesi kabirlerin üzerine koyulması hiristiyan alemine benzemek olduğundan mekruhtur. Doğrusu canlı çiçek getirip kabrin üzerine dikmektir. Kabristanlık ağaçlık yeşillik ve çiçeklerle donatılmalıdır. Çünkü daha öncede belirttiğimiz gibi yeşillikler Allahı zikretmektedir o nedenle yaş ağaç ve yeşillikleri kesmek koparmak günahtır. Ancak kurumuş ağaçları kesmekte ve kurumuş otları temizlemekte bir mahzur yoktur. Zaruret halinde kabirlerin yerini değiştirmek caizdir. ancak keyfi olarak cesedin çıkarılması,kabirlerin aşırı süslenmesi,orada mum yakılması,kandil yakılması yasaklanmıştır. Kabirleri ziyaret çok güzeldir özelliklede cuma günleri kabirler ziyaret edilm TEVESSÜL:Vesile sayma ,sarılma,sebep olma,gibi manalara gelen tevessül hedeflenen ve arzu edilen şeye ulaşmak için birşeyi vasıta edinmek demektir. Kuran-ı kerimde ayette geçen vesile kelimesi Allaha yaklaşma vasıtası anlamında; onun vereceği sevaba kavuşturucu ve onun katında yakınlık kazandırıcı hususları ifade eder. Bunlar iyilikte ve taatte bulunmak, kötülükleri terk ile isyan hallerinden kaçı…nmaktır.(maide.35)”Ey iman edenler Allahtan korkup sakının ve ona vesile arayın . Onun yolunda cihat edin. umulurki kurtuluşa erersiniz.”Bu ayet emir uslubuyla miminleri kendilerini Allahın rıza ve yakınlığına kavuşturacak hususlarda sürekli bir arayışa teşvik etmekte bu yolda fırsatları kaçırmamaya ve çareler bulup onları değerlendirmeye sevketmektedir.işte tevessül kelimesinin Kurandaki kavramı ve anlamı budur. Ancak aynı kelimeyi daha sonraları Kurandaki kavramıyla hiç ilgisi olmayan bir anlam yüklenmiştir.Tasavvuf kültürünün eseri olan bu yakıştırma anlama göre tevessül bir dileğin kabulu veya musibetin defi için ermişlerin türbelerini ziyaret etmek onların ruhlarından ve yatırlardan medet ummak bu maksatla onlardan dua istemek manası yüklenmiştir.Yani dualarına onları vasıta kılmak hatta onları vasıta kılmayı dua etmenin şartı haline getirmiş lerdir.Halbuki Kuranda yer alan vesilenin anlamı bu değildir.Ona yaklaşmak için güzel amel işleyin ve cihat edin güzel ameliniz ve cihadınız sizi ona yaklaştıracaktır. bunun böyle olduğunu şu hadisten anlıyoruz.HADİS:Peygamberimiz (sav) anlatıyor. bir zamanlar 3 adam çölde giderken yağmura tutuluyorlar yağmurdan sakınmak için bir mağaraya sığınıyorlar. Fakat yağmur mağaranın üzerindeki taşın mağaranın önüne düşmesine ve mağaranın kapısının kapanmasına sebep oluyor. 3 adam ne yaptıysalar taşı oynatamıyorlar birisi diyorki yaptığımız iyi amellerimizi vesile edersek Allah bizi kurtarır. 1. adam şöyle dua ediyor yarabbi benim yaşlı ana ve babam vardı onları kendi ellerimle sabah akşam ben yedirirdim. Fakat bir gece eve geç geldim. Ben ve çocuklarım ve hayvanlarım aç oldukları halde önce ana babamı yedirmek istedim. Fakat uyuyorlardı uyanmalarını elimde yemekle sabaha kadar bekledim aç susuz yarabbi bundan razı olduysan bizi kurtar. Kaya biraz açıldı ama bir adam geçemezdi. İkinci adam şöyle dua etti Yarabbi benim bir çobanım vardı senelik hakkı olan iki koyunu almadan gitti bende onun koyunlarına onun için baktım yıllar sonra geldi iki koyunu istedi. Bense o iki koyundan doğan sürülerle birlikte hepsini ona verdim. Yaptığımdan razı olduysan bizi kurtar dedi. Kaya biraz daha açıldı ama yine geçeçekleri kadar yoktu. 3. adam şöyle dua etti Yarabbi çok güzel bir kız vardı komşum birgün geldi bana muhtaç olduğunu kendisiyle bir olmam karşılığında para ve yiyecek istedi .Bense ona dokunmadan istediğinden fazlasını verdim. Yarabbi razı olduysan bizi kurtar. dedi ve kaya tamamen açıldı ve kurtuldular. ‘(bahari-müslim-riyazüssalihin) Sayın okurlarım bu hadisi şerifte dikkat ederseniz peygamberler, evliyalar vesile edilmiyor yapılan güzel ameller vesile ediliyor.Dua ve zikir konu başlığımızda Allahtan başka kimseden yardım istenmeyeceğine dair ayetleri sıralamaştım tekrar etmek istemiyorum. Kaldıki diyelimki insan ı vesile kastı var. Peki imansız birisinin vesile olması mümkün olmadığına göre kimin evliya olduğuna kim karar veriyor. Kimin evliya, kimin imanlı, kimin imansız olduğunu biz nereden bileceğiz. Biz karar verirsek kendimizi Allahın yerine koymuş olmazmıyız. Burada ince bir ayrıntı var daha öncede söyledim dua başkaları ile paylaşılabilir. Benim için dua et denilebilir bu ayette söz edilen Allaha yaklaşmadır. Duayı paylaşma değil. Ayeti tekrar okursanız. Ayetin sonunda onun yolunda cihat edin buyruluyor. Şimdi onların anladığı gibi anlarsak Allahtan korkup sakının evliyaları vesile edin cihat edin bir anlam bozukluğu olmuyormu? . Halbuki peygamber efendimizin anladığı gibi olursa Allahtan korkup sakının salih amellerinizi Allaha yaklaşmada vesile edin benim yolumda cihat edin bu şekilde anlam bütünlüğü var öyle değilmi. En doğrusunu Allah(cc) bilir. Şüphe yokki Allahtan başkasına ibadet ve dua edilmesi haramdır.Ona şirk koşmak demek olup ,en büyük günahtır.Yukarıda ayette geçen tevessül namazın ve öbür ibadetlerin yanı sıra kulu Allaha yaklaştıracak salih amelleri içindir. Yoksa ibadetlerinizde ve dualarınızda Allahtan başkasını vasıta edinin demek değildir. İşte ayetlar(mümin.65)”O hayy olandır. ondan başka ilah yoktur.Öyleyse dini yanlızca… kendisine halis kılanlar olarak, ona dua edin. Hamd alemlerin rabbine mahsustur.(cin.18)”Şüphesiz bütün mescitler yanlızca Allaha mahsusustur. Öyleyse Allah ile beraber başka hiç kimseye dua etmeyin:”(isra.111)”Ve deki hamd çocuk edinmeyen mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıyada ihtiyacı olmayan Allaha mahsustur.”(ahzap.56)”Ey iman edenler sizlerde peygambere selavat getirin ve selam getirin ” Görüldüğü gibi Allah (cc) asla vesileye geçit vermiyor.
KABİRLERDEN KALKIŞ:”Kuran-ı kerim kıyametin kopmasından sonra sura ikinci defa üfürülme ile bütün canlı yaratıkların hesap için tekrar dirileceklerini ifade eder. O kadar ki öldükten sonra dirilmenin analatılmadığı çok az sure vardır. Öldükten sonra dirilme hem beden hemde ruhla birlikte olacaktır.İşte ayet(nisa.56)”Ayetlerimizi inkar ile kafir olanlar. onları muhakkaki ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı tadıp durmaları için onları başka derilerle değiştirip yenileyeceğiz.Şüphesizki Alla(cc) mutlak galiptir.Yegane hüküm sahibidir.buyrulur.Kuran-ı kerim yeniden dirilmeyi inkar edenlere karşı yeniden dirilmenin aklen mümkün olduğunu açıklamak için birkaç yol izlemiştir.Yeniden dirilmeyi ilk yaratmaya kıyaslamıştır. İşte ayet(yasin.78-79)Bu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş dedi .Deki onları ilk defa yaratan diriltecek o her yaratmayı hakkıyla bilir” Zor bir şeyi yaratmaya gücü yetenin .ilk yarattığına gücü yetenin ikinci defa yaratması daha kolay değilmidir. Kaldıki göklerin ve yerlerim yaratılması insanın yaratılmasından elbette zordur.(rum.28)” Bütün varlıkları yoktan var eden ve sonrada tekrar diriltecek olen odur. bu ona pek kolaydır. Göklerde ve yerde en en yüce sıfatlar onundur.'(Kaf.15)”Biz ilk yaratmadan acizmi kaldık hayır onlar yeniden yaratılmaktan şüphe ediyorlar.”(hac.6-7)’2 Sen yeryüzünü kupkuru ve ölü görürsün Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman o harekete gelir. Kabarır her güzel çifttten nice bitki bitirir. Bunun sebebi şudur. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir.Şüphesiz hakkıyla kadirdir.O saat elbette gelecektir.Onda hiçbir şüphe yoktur. Doğrusu Allah kabirlerde olan kimseleri,de diriltip kaldıracaktır.”(yasin.80-81)” O Allahki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptıda şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. Gökleri ve yeri yaratan onlar gibi yaratmaya gücü yetmezmi?.Elbette buna gücü yeter.” SURA ÜFÜRÜŞ
Sayın okurlarım Kuran-ı kerimde ikinci defa sura üfleme ile meydana gelecek gelişmeler. şöyle açıklanır. Sura ilk defa üfürüldüğünde Kıyamet kopacaktır. Yani bu ilk üfürme dünyayı sona erdirecektir. İşte ayet.(zümer.68)”sura üfürülünce Allahın dilediğinden başka göklerde ne var yerde ne varsa hepsi çarpılıp cansız yere düşer. ”İsrafilin sura ikinci defa üflemesi ile insanlar kabirler…inden kalkıp rablerine doğru koşa koşa giderler. İşte ayetler.(yasin.51)”Sura üfürülmüştür. Birde görürsünki onlar kabirlerinden kalkıp rablerine doğru koşup gidiyorlar.”(zümer .68)” Sonra ona(sura bir daha üflenecek) üflenecek görürsünki ölüler dirilip ayakta bakınıp duruyorlar.”İsrafilin sura iki kez üflemesi arasında geçeçek süre kesin olarak bilinmemektedir. Çünkü ebu hureyre (ra) dan rivayet edilen HADİS:Sura iki defa üfleme olayı arasında kırk zaman vardır. buyurmuştur. Orada bulunanlar hadisi nakleden Ebu hureyreye Kırk günmü?,kırk aymı?,kırk yılmı? diye sormuşlar. Oda bilmiyorum demiştir.”(müslim.fiten.88-ebu davut .sümre.22) Ölülerin nasıl dirildiğini merak eden ibrahim (as) a ve bütün insanlığa Allah(cc) şöyle cevap vermiştir.(bakara.260)”Bir vakitte ibrahim ölüleri nasıl diriltirsin bana göster demişti.Allah ona inanamadınmı buyurmuştu. Oda hayır inandım fakat kalbim yatışsın istiyorum demişti. (Allah) dediki Dört kuş tut onları kendine alıştır.Sonra parçalayıp her parçasını dağın üzerine bırak. Sonrada onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir.Bilki Allah herşeye üstün yegane hikmet sahibidir.”(bakara.9)” Ey rabbimiz şüphesiz sen geleceğinde şüphe olmayan bu günde insanları toplayacaksın şüphesizki Allah vaadinden dönmez derler.”AHİRETE İMAN:Son ve sonra anlamına gelen Arapça bir kelime olan Ahiret ahir kelimesinin müennes şeklidir. Evvel kelimesinin ziddı olarak kullanılır.İslamda öbür dünya manasında kullnılmaktadır.Allahu teale içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerindeki bütün varlıkları geçici bir zaman için yaratmıştır.Birgün dünya ve ahiretteki bütün insanlar. canlı ve cansız varlıklar yok olacaktır. Dağlar,taşlar,yerler ,gökler,parçalanacaktır. Bakınız(karia4-5)Allahtan başka tüm alem yok olacaktır.(rahman.27)Bu hadiselerin meydana geldiği günü Kuran zelzele saati(hacc.2)Kıyamet günü.(kıyame.1)diye adlandırır. Kıyamet gününden sonra Allahın taktir ettiği bir zamanda insanlar yeniden hayat bulacak kabirlerinden kaldırılacak ve mahşer denilen düz bir sahada(hicr.25) hesabı süratle gören Allahın (ali imran.19) huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını(hakka-19-37)vermek üzere toplanacaklardır. (casiye.26) Hesapların görülmesinden sonra bir kısım insanlar iyilikleri nedeniyle Cennete diğerleri ise Cehenneme gireceklerdir. AHİRET 24 (MÜNKER VE NEKİR)
İşte bu yeni hayatın başlayacağı günden itibaran bitmez tükenmez.bir halde devam edecek olan aleme Ahiret alemi denir.En son ve en mükemmel din olan islama göre (maide.3) meydana geleceği ayet(bakara.4) ve hadis ile(tecridi sarih .44) Ve bütün ümmetin fikir birliği ile kesin olarak Ahiret gününe inanmak imanın şartdır. ve farzdır. ahiret günü denilince Bu alemin hepsini…n yok olması ve hayatın tamamı ile sona ermesi ahiret hayatının başlaması anlaşılır. Ahiret hadiselerine gelincede şu 9 şey akla gelir.
1-Canlılar için ahiret hayatının başalngıcı olan berzah (kabir) hayatı.
2-Sura üfürülmesi ve herkesin tekrar dirilerek kabirlerinden kalkıp mahşerde toplanması.
3-Dünyada iyilik yada kötülük cinsinden yapılan işlerin kaydedildiği amel defterinin sahiplerine okunması
4-İyilik ve kötülüklerin tartıldığı mizan(terazi) nın kurulup amellerin tartılması.
5-Bütün insanların üzerlerinden geçmeleri mecburi olan sırat köprüsünden geçilmesi.
6-İmanlı ve ameli iyi olanların gideceği cennet.
7-İmansız ve ameli iyi olmayanların gideceği cehennem.
8-Peygamberimizin ve seçkin müminlerin başında bulunacağı kevser havzı.
9-Peygamberimizin müminlere şefaati gibi hadiseler hatıra gelir.
MÜNKER-NEKİR: Ölen kimseyi mezarında sorguya çeken ve gerektiğinde onu cezalandıran iki melek .Bunların Münker ve Nekir diye isimlendirilmesi her ikisininde aşina olmadığımız garip bir surette olmalarındandır.Ehli sünnete göre Münker ve Nekir ölen kişiye rabbini,Peygamberini sorarlar.Mümin kişi bu sorulara cevap verir. Ama kafir veremez.Bu husustaki hadisler pek çoktur.Söz komusu iki melek ölünün kabrine gelir. ve melekler sorularını yöneltirler.HADİS:Hz peygamber(sav) şöye buyurduğu rivayet edilmiştir.” Ölü defnedildiğinde ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker ötekine Nekir denir.Ölüye resulullah hakkında ne diyorsun? diye sorarlar. oda kelimei şehadeti getirir. Sonra melekler. kabri 70*70 zira kadar genişletilir. Ve aydınlatılır. Sonra ona yat denir. Akrabalarından en çok sevdiği kimseden başkası kendisini uyandırmayan güveğinin uyuması gibi uyu derler.Böylece yattığı yerden Allah(cc) tekrar onu diriltinceye kadar uyur. Eğer münafık ise insanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim bilmiyorum der. Meleklerde arza onu sıkıştırın derler. Arz onu sıkıştırınca kaburga kemikleri biribirine geçer. Allah onu yattığı bu yereden diriltinceye kadar azap devam eder.(tirmizi.70)(ibrahim .27)”Allah iman edenleri dünyadada Ahirettede değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zalimleri ise saptırır. Allah(cc) dilediğini yapar.”Ayette geçen Ahiret hayatından maksat kabir hayatı, sözden maksat ise kelimei şehadettir. AZAB
HADİS:”Allah iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar . Ayeti kabir azabı hakkında indi. Ölüye kabrinde senin rabbin kim? diye sorulur.Oda rabbim Allahtır. Peygamberin Muhammettir diye cevap verir.(ibni mace.zühd.32-buhari tefsir.14) Kafirler ise sürekli kabir azabı görürler. işte ayet(mümin.46)”Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün azabın en ağırına sokun denir.” …Azabın mahiyetini daha derinlemesine görelim. Otorrite sahibi tarafından yapılan işkence ,eza,cefa, beden ve ruha tesir eden eziyet demektir.Bir terim olarak Allahın günahkarlara Dünya veya Ahirette vereceği ceza ve sıkıntıya azap denir. İslamda azap dünyevi ve uhrevi olmak üzere ikiye ayrılır.1-DÜNYEVİ AZAP:Yüce Allah İmandan uzaklaşan, gönderdiği peygambere itaat etmiyen; Allaha isyan eden kavimleri helak etmiş; onları Dünyada azaplandırararak sonraki nesillere ibret yapmıştır. Hz Nuh kavminin sular altında kalması; Ad ve semut kavimlerinin başına gelen felaketler. Nemrut ve Firavunun helak oluşu Lut kavminin yere batırılması Dünyadaki azaba örnek olarak verilebilir.Bunlar Kuran-ı kerimde ibret için zikredilen kıssalardır.Dünyevi azabın birde eziyet,sıkıntı,fakirlik,v.b şekillerde imtihan amacıyla karşılaşılan şekli vardır.Bu imtihanın gayesi insanın sabır ve tahammül gücünün ölçülmesi; buna karşılık günahların affedilmesi yada manevi derecesinin yükseltilmesidir.Nitekim Kuran-ı kerimde (bakara.155) bu husus açıklanmaktadır.Buna göre dünyadaki bazı sıkınrtı ve ızdraplar. Ahirette sevaba dünya hayatının sonraki yıllarında refaha dönüşebilmektedir.Kafirler için ise dünyadaki azapta ahiretteki azapta aleyhlerinedir.nitekim.(bakara.114-hacc.9 )”Onlar için dünyada rezillik ve aşağılık ahirettede elem verici azap ve cehennem azabı vardır.”2-AHİRET AZABI:Ahiret azabı , kabir azabı ile başlar.Nitekim işte ayet(taha.114)”Kim benim zikrimden(kuran) uzü çevirirse o kimse için (kabirde) dar sıkıntılı bir yaşayış vardır.Biz onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.O şöyle diyecek Ey rabbim beni niçin kör olarak haşrettin. Halbuki ben daha önce görüyordum.Allah(cc) diyecek bu böyledir.Çünkü sen sana ayetlerimiz geldide onları unuttun bugünde unutulma sırası sendedir.”HADİS:”Hz peygamber(sav) salih kullar için kabrin cennet bahçelerinden bir bahçe olacağını günahkarlar için ise cehennem çukurlarından bir çukur halini alacağını bildirmiştir.(tirmizi.kıyame .26)HADİS:”Allah resulu şöyle buyurmuştur. sizden biriniz vefat ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makamı gösterilir..O kimse cennetlik ise cennete gireceklerin makamı cehennemlik ise cehennemin hücrelerinden bir yer gösterilir.Ve ona burası senin ebedi durağındır. Kıyamet günü buraya gönderileceksin denir.(recridi sarih.ter.6789) AHİRET 26 (AMEL DEFTERİ)
Kıyamete kadar bu şekilde sürecek bir kabir hayatı sonunda mahşer yerinde hesap ve mizandan sonra sevapları günahlarından fazla gelenler cennete, az gelenler ve kafirler ise cehenneme gireceklerdir.Kuran-ı kerimin bir çok ayetinde Cehennem azabından bu azabın şiddetinden söz edilir.Nitekim(vakıa .41-46)”Defteri sol tarafından verilen günahkarlara gelince onlar ne acıklı d…urumdadırlar. Onlar ateşin alevi ve kaynar su içindedirler.Birde üzerlerinde Cehennemin kapkara dumanı olan bir gölge vardır. O gölge ne serindir ne mülayim çünkü onlar dünya hayatında zevklerine düşkün kimselerdi.” Sayın okurlarım islamda azap ilahi adaletin gerçekleştirilmesi içindir. Dünya hayatında uygulanan ceza ve azaplar. Hukuki müeyyidelerdir.Buda toplum içinde işlenilebilecek kötülük ve suçların önlenmesi ve diğer insanlara bir ibret teşkil etmesi içindir.Ahiret azabı müminler için geçicidir.Bu geçici azabın sonunda Allahın bir lufu olarak cennet nimeti verilecektir. Allahın bütün emir ve yasaklarının hak olduğuna iman eden yegane din ve nizamın onun dini nizamı olduğunu kabullenip bütün emir ve yasakalrının yeryüzünde uygulanması gerektiği, inancında olan; Allaha hiçbir şekilde şirk koşmayıp, ancak bazen insani fıtrat gereği olarak günah işleyen kimseler.Bu günahlarının karşılığı olarak cezayı çektikten sonra ebedi azaba çarptırılmayıp af edilirler.Zira ayette bildirilmiştir. İşte ayet.(nisa.48)”Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar.”Buna göre küfrün dışında kalan diğer günahlar Allahın iradesine kalmış bir husustur. O isterse bağışlar isterse azap eder. Fakat onun emir ve yasaklarını dinlemeyen Kurana sırt çevirip hükümlerin uygulanamıyacağını söyleyen veya böyle inananların düşüncesini paylaşan insanlar, küfürde olacağı için ebedi azaba çarptırılacaklardır.
AMEL DEFTERİ:İnsanın Dünya haytında yaptığı iyi ve kötü bütün işlerin sözlerin kayıt edildiği defter.Bu defter sesli bir film misali insanın her türlü hal ve hareketlerini ,konuşmalarını ,mimiklerini zapt eden bir defterdir.Bu kayıt ve zapıtlarla insan ahirette hesaba çekilecek bu defter insanın leh veya aleyhinde bir şahit olacaktır.Kuranda bu defetere kitap denir. Dünya hayatında devamlı olarak insanla beraber bulunan ve onun yaptıklarını yazan meleklere hafaza meleklerei ,kiramen katibin veya rakib atid denilmiştir.Her insana kendi amel defteri ahiret gününde verilecek ve insan kendi yaptıklarını orada bizzat görüp okuyacaktır.Defteri sağ tarafından verilen kimseler.cennetlik.bahtiyarlar. .Sol tarafından verilecek veya arka tarafından verilecek kimseler ise cehennemlik bedbahtlar olacaklardır. Hesabı sağından verilenlerin hesabı ya çok hafif olacak yada onlar hiç hesaba çekilmeyecekelrdir. Hesabı solundan veya arkasından verilenler ise çetin bir hesapla karşılaşacaklardır. SADAKA-İ CARİYE
Amel Allah rızası için olacak ve insan bu amelinin karşılığını yanlız Allahtan isteyip Allahtan bekliyecektir. İnsanların hoşnutluğunu ve beğenisini kazanmak için yapılan ameller asla ameli salih değildir.Zira buradaki niyet bozukluğu insanı ihlassızlığa ve riyaya götürür.Riya için yaplıan hiçbir amelide Allah(cc) kabul etmez. Ameli salih sırf Allahın rızası gözetilerek yapılmış bi…r amel olursa kişinin duasının kabul olmasına sebep ve vesile olabilir.İnsan sıkıntılı anlarında daha önceden yapmış olduğu salih amelden dolayı Allahın izniyle sıkıntıdan kurtulabilir. Bu hususta müttefegun aleyh olarak nakledilen sahih hadis meşhurdur. HADİS:” Mağaraya sığınan 3 adamın işledikleri salih amellerden dolayı mağaradan nasıl kurtulduklarını peygamberimiz(sav) bize haber veriyor. bakınız(buhari.edep.5- müslim.zikr.100) işte bu hadiste bizler için ibretler mevcuttur.Kişi sıkıntıya girebilir.O anlarda Allaha dua ederken zikretmesi gereken ameli salihi bulunmalı o güne kadar kişi amel defterine bu türden ameller kaydettirmelidir.İhlasla yapılan amel inciye benzer ne kadar küçük olursa olsun yinede kıymetlidir.nitekim bu hususta Kuran-ı kerimde (maide .35).Allah(cc) kendisine ulaşmamız için vesileler aramımızı emreder.” vesile kelimesinin akla getirdiği mana ise Allahı razı edecek Amel v.b dir. Vesile kelimesinin akla getirdiği mana ise Allahı razı edecek ameldir.(ibni kesir.tefsir.2.63) Hayırlı evlatta ameli salih cümlesinden sayılmıştır.Hayırlı evlat yetiştirmek müslümanlar için son derece önemlidir. nitekim peygamberimiz(sav) HADİS:İnsan ölünce ameli kesilir.ancak 3 şey müstesna (onlar yazılmaya devam eder.) 1-Sadakai cariye :İnsanların istifade ettiği çeşme yol ,hastane,okul,cami.v.b şeyleri yapan yapımına katkı sağlayan , önderlik yapan ,sebep olan,vesile olan müslüman o eserler ayakta kaldığı müddetçe ve kullanıldığı müddetçe o eserin sevabından pay alır. o kadarki ölse bile sevap hanesine yazılmaya devam eder.2-Kendisinden istifade edilen ilim: Bir müslüman okutmuş olduğu veya okutulması sağladığı öğrencinin o öğrendiği bilgileri yerine getirip ibadet ettikçe veya iyiik yaptıkça o öğrencici aldığı sevaptan eksiltilmeyerek aynısı onu okutan vaya okutturana sevap olarak yazılır. o kadarki ölmüş olsa bile bu sevap kesilmez . Yazdığı kitap,film,v.b eserlerde böyledir. O kitabı okuyupta güzel amel işleyen ve iyilk yap.

HADİS-İ ŞERİFİN TANIMI


HADİS-I ŞERİFİN TANIMI
Sayın okurlarım. Peygamberimiz(sav) in hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra,Peygamberimizin sözleri ve fiillerinin yazı ile ifade edilmesi olan Kuran-ı Kerimden sonra müslümanın müracaat etmesi gereken 2. kaynak olan hadis konusunu ele aldık. Hadis kelimesi söz ve haber anlamına gelir. Hadis Kuran- Kerim karşısında ki durumu ve getirdiği hükümler açısından… şu çeşitlere ayrılır.
1- Bazı hadisler Kuran-ı kerimin getirdiği hükümleri teyit eder. Ana babaya itaat,yalancı şahitlik,cana kıyma,gibi hadisler bu nevidendir.Yani ayetlerin tekrarıdır.
2-Bir kısım hadisler Kuran-ı kerimin ayetlerini tefsir eder,açıklar,tafsilat verir,izah eder. Namaz,hac,zekat, gibi emirler kuranda emredilmiş ancak bunların nasıl yerine getirilmesi gerektiği hadislerden anlaşılmıştır.
3-Bazı hadislerde kuran- kerimin hiç temas etmediği ve peygamberimizin Kuranın bütünlüğünü göz önüne alarak ayetlere aykırı ve ters olamayacak şekilde temas edilen konulardır. Mesela ehli merkep,yırtıcı kuşlar v.b birçok konu da hadisi şerif vardır.Hadisler yakından incelendiğinde birbirinden farklı iki ana kısımdan oluştuğu görülür.1-senet 2- metin
SENET: Güvenmek ,dayanmak anlamına gelen senet kelimesi bir hadis terimi olarak. metnin başında yer alan, ve biri diğerinden almak ve nakletmek suretiyle hadisi rivayet eden kişilerin.Resulullaha varıncaya kadar sayıldığı kısımdır.Başka bir deyişle raviler, zincirinin adı olup bu zincir hadisin Hz Peygamberden kimler aracılığı ile ve hangi yollarla bize ulaştığını gösterir.Mesela haddesena(Bize nakletti rivayet etti.)An(ondan)ale(dedi) eklenerek rivayet edenler sıralanır.Senedi yani raviler zincirini zikretmeye isnad denir.Ravilerin hadisleri nakletmesine ”rivayet” Rivayet ettikleri hadisede ”Mervi” denir. Senede tarık ta denilir.Senet daha çok hadis uzmanları için, hadisin sıhhatini yani hadisin Peygamberimize ait olup olmadığını kontrol edebilmek için önem taşır.
METİN:Senedin yada raviler zincirinin,kendinde son bulduğu rivayet edilen asıl hadis kısmına metin denir. Mesela”Enesten,ebitteyyah, ondan Şu’be, ondan Yahya, ondanda Muhammet ibni Beşşar naklederek Nebi(sav) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.”Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
HADİSLERİN SINIFLANDIRILMASI.: Sağlamlık yönünden hadisler 3 kısma ayrılır. 1-Sahih 2- Hasen 3- Zayıf . Hadislerin çeşitli yönleren değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu değerlendirmelerde doğruluğu(sıhhati) araştırılan hadisin Hz. Peygambere ait olup olmadığı metin kısmı değil metnin Peygamberimize ait olup olmadığını gösteren senet kısmıdır. Bu durumda d…eğerlendirme sonunda Bir hadise sahih veya zayıf denildiğinde, Bu metnin zayıf veya sahih olduğu değil bu sözün peygambere ait olup olmadığıdır. Daha açık ifadeyle metnin sağlamlığı değil ravilerin sağlamlığı söz konusudur. Metnin sağlamlığı konusu ayrı bir tasniftir ilerde gelecektir.Daha anlaşılır olarak açıklarsak yukarıda verdiğimiz örneği tekrar edelim.HADİS:”Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız,müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz” Hadisi kurana ve peygamberin yaşantısına ve öteki sözlerine uyup uymadığı ayrı bir tasniftir ilerde gelecektir. Burda araştırılan şey. Bu sözü söyleyen kişilerin dürüst doğru sözlü olup olmadıkları, sözü birbirlerinden bizzat duyup duymadıkları, Konusudur yani bu hadisi rivayet eden Enes,Ebitteyyah,Yahya,Şu’be,Muhammet ibni beşşar dır söz konusu olan Eğer bu ravilerin tamamı birbirlerinden duyduysa ve eğer bu kişilerin tamamı yalan konuşmayan dürüst insanlar oldukları bilinirse ve eğer başka ravilerde onların sözlerini destekliyor ise o zaman bu hadis sahihtir ilerde gelecektir.
SAHİH HADİS:Adalet ve zabt sahibi ravilerin yine aynı durumda olan raviler vasıtasıyla Bizzat peygamberin ağzından duyan veya bizzat gören ve kesintisiz bir şekilde şaz ve illeti olmayan hadistir.Bir hadisin sahih sayılması için bazı şartlar gerekir. 1-Hadisi nakleden raviler adil olmalıdır. Burada sözü edilen adalet zulmün zıt anlamlısı değil şirk,fısk,ve bidat gibi bütün büyük ve küçük günahlardan sakınmak takva sahibi,samimi bir müslüman olmak anlamındadır. Böyle kişilerin rivayet ettiği hadislere sahih denir.2- Raviler rivayet edecekleri hadisi doğru bir şekilde öğrenme aradan uzun bir zaman geçse bile aynen hatırlayabilecek ölçüde öğrendiğini koruma(zabt) sahibi olmalıdır. Öğrenme ve öğrendiğini koruma yeteneğine sahip olmayan ravilerin naklettikleri hadisler sahih kabul edilmez.3- Hadis rivayet eden ravilerin kendilerinden hadis rivayet ettikleri kişilerdle bizzar görüşerek hadis almış veya en azından görüşme imkan ve ihtimaline sahip.çağdaş kişiler olmalıdır.Raviler arasında açık veya gizli bir kopukluğun olması halinde hadis sahih olmaktan çıkar.

HASEN VE KUTSİ HADİS
HADİSİN TANIMI 3
4- Güvenilir (sıka) bir ravi tarafından rivayet edilen hadis daha güvenilir veya daha fazla ravinin rivaqyetine ters düşerek (şazz) tek kalmamalıdır.Çünkü bu durum hadisin sıhhatine engeldir.
5-Hadisin metin veya senedinde onu zaafa düşüren herhangi bir kusur bulunmamalıdır.İlletli(maalel)kabul edeilen bu tür hadisler. Sahihlik vasfını kaybeder.İşte bu 5 şartı…n hepsini taşıyan hadisler sahihtir.
HASEN HADİS:Sözlükte güzel analmına gelen hasen kelimesi hadis istilahında sahih hadisle zayıf hadis arasında yer alan fakat sahih hadise daha yakın olan hadis tütüne verilenaddır. Daha açık ifade ile sahih hadisle hasen hadis arasındaki fark hasen hadislerin ravilerinin durumu bilinmemekle birlikte yalancılıkla suçlanmamış dürüst ve güvenilir.olmalarına rağmen titizlikleri (itkan9 ve hafızalarının sağlamlığı (zabt) açısından sahih hadis ravilerinin daha aşğı derecede bulunmasıdır. Hasen hadis bu iki öezellik dışında sahih hadislerin bütüb özelliklerini taşır.Birde hasen hadislerin başaka raviler vasıtasıylada rivayet edilmesidir.Haswen hadis ilk defa yaygın şekilde tirmizi tarafından kullanılmıştır.Ebu davudun sünenide Hasen hadislerin çokca bulunduğu eserler arsındadır.
ZAYIF HADİS: Sahih veya hasen hadisin taşıdığı şartların birini veya birkaçını taşımayan hadistir.Bu şartların bulunup bulunmadığı hadisin çeşitli yönlerden tenkit ve tetkit e tabi tutulmasıyla anlaşılır.Söz gelimi hadisin ravisi adaletindeki kusur sebebiyle zaptının zayıflığı senetteki kopukluk ,ravinin kendisinden daha sika bir ravi olması sebebiyle zayıf hadisle amel edilmez.
KUTSİ VE NEBEVİ HADİS:Manası Allaha ,lafızları Peygambere ait olan hadislere kutsi hadis;Mana ve lafzı Peygambere ait olan hadislerede nebevi hadis denir.
KUTSİ HADİS:Hz Peygamberin Allh(cc) den rivayet ettiği hadise kutsi hadis denir. Hazreti peygamberin istediği ibare ile ifade etmek üzere bazen cebrail (as)vasıtasıyla bazende vahiy ,ilham ve rüya yoluyla Allahu tealadan rivayet ettiği hadislerdir.Kutsi hadislerin bir taraftan ilk kaynak olarak allaha izafe edilmesi,diğer taraftan Peygamberin hadisleri arasında zikredilmesi bunların hadislere benzerliğini ortaya koyar. Zira Kuran-ı kerim Allahın kelamı olup Hz Peygambere vahyolunmuştur. Kudsi hadislerinde ilk kaynağı Allah olduğuna ve Peygamber tarafından ondan vahyedildiğine göre bunlarda vahiydir. bununla beraber kutsi hadisler Kurandan sayılmazlar. Her ikisinizde kendine has özellikleri vardır.Kudsi hadis Kuran-ı kerimin özelliklerine sahip değildir. zira mana ve lafız yönünden Kuran-ı kerimdeki icaz kutsi hadislerde yoktur.Kuran-ı kerim tevatür yoluyla ,Kutsi hadisler ahad yoluyla nakledilmişlerdir.Kuran ayetlerinin mana ile rivayeti caiz değildir.Kuran ayetleri namazda okunur., cünüp iken okunmaz,ve abdestsiz dokunulmaz.Kudsi hadisler böyle değildir.Kutsi hadisin manası Allaha ,lafzı Peygambere aittir. Kusi hadisler .Allahın kudret ve azametinden ,rahmetinin genişliğinden ihsanın bolluğundan ,söz ederler.Helal ve haram şeklinde ahkama taallük etmezler.Bu hadsiler 100 tanedir.Bazı alimleer bunları ayrı eserlerde toplamıştır Bunlardan Abdurrauf El müsavi(1031-1102)El-ithafatusseniyye bil ehadisil Kudsiyye isimli eserinde alfabetik sırayla tasnif etmiştir.

CİBRİL-MAKLUB-MERFU-METRUK HADİS
HADİSİN TANIMI 4
CİBRİL HADİS:Cebrail(as); Hz Peygamberinde aralarında bulunduğu bir sahabe topluluğuna insan suretinde gelmiş iman,islam,ihsan,ve kıyamet alametleri gibi bazı soruları Allah Resulüne sorarak cevaplarını almıştır.İşte cebail (as) bizzat soru sorarak ve cevapları tastik ederek telkin ettiği hadise cibril hadis denir. misal
Cibril hadis:”Abdullah b. …Ömerin babası Hz. ömerden naklettiğine göre Birgün Resulullahın yanında bulunduğumuz sırada aniden yanımıza elbisesi bembeyaz saçı simsiyah, bir zat çıkageldi.Bizden kendisini tanıyan yoktu. Doğru gidip Peygamberimizin yanına oturdu.. Ve dizlerini onun dizlerine dayadı. ve Ya Muhammet Bna islamın ne olduğunu söyle? dedi.Resulullah(sav) İslam Allahtan başaka ilah olmadığına Muhammedin de Onun resulu olduğuna şehadet etmen namazı dosdoru kılman,zekatını vermen,Ramazan orucunu tutman,ve gücün yeterse hac etmendir.buyurdu. O zat doğru söyledin dedi.Biz buna hayret ettik zira hem soruyor hemde tastik ediyordu. Bana imandan haber ver? dedi. Resulullah(sav) Allaha,meleklere,kitaplara,peygamberlere,ve ahiret gününne inanman birde hayra ve şerre ve kadere inanmandır dedi. O zat yine doğru söyledin dedi.Bu sefer bana ihsandan bahset dedi.Resulullah (sav) Allha onu görüyormuş gibi ibadet etmendir.Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsanda o seni görüyor buyurdu.O zat yine doğru söyledin dedi.Bana kıayametten haber ver dedi. Resulullh(sav) Bu meselede kendisinden sorulan sorandan bilgili değildir. buyurdu. O halde bana Kıyametin Alametlerinden bahset dedi. Resulullah(sav9 nCariyenin kendi sahibini doğurması,ve yalın ayak çıplak yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir. buyurdu. O zat doğru söydedin dedi gitti. Peygamberimiz(sav) yanında bulunan Hz. ömere ya ömer bu zat kimdi bilirmisin diye sordu.hayır dedi. O Cebraildi. Size dininizi öğretmeye gelmişti. Buyurdu.(buhari-müslim.iman)
MAKLUB HADİS:İsnatta veya metinde İsim ve ibarelerin yerlerinin değiştirilmesi ile ortaya çıkan hadis türüdür.Maklub: Lugatta tersine çevrilmiş ,altı üstüne getirilmiş,içi dışına döndürülmüş, başka şekle sokulmuş manasına gelir.Maklub hadis zayıf hadistir.
MERFU HADİS:Kaynağı Hz. Peeygamber olan hadis terimi Peygambere nispet olunan söz.fiil,takrir,ve sıfatlara Merfu hadis denir.Merfu hadis sahih,hasen,zayıf hatta mevzu hadis olabilir.
METRUK HADİS:Vazgeçilmiş,terkedilmiş,kullanılmaz, yalancılıkla itham edilen ravilerin bilinen kurallara muhalif olarak,rivayet ettikleri ve bu rivayetlerinde yanlız kaldıkları hadislere denir.Örnek ”Ne bir hilekar ne bir cimri cennete giremez:: bu hadis metruktur. yani uydurmadır. MEVZU UYDURMA HADİS
HADİSİN TANIMI 5
MEVZU HADİS: Mevzu iftira etmek ,icad etmek. Hz Peygambrin söylemediği bir sözü yalan ve iftira ile ona nispet etmek.Çeşitli sebeplerle uydurulmuş sözlerdir.Bu kesinlikle haramdır. Çünkü HADİS: Her kimki benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın”(Buhari. ilm.38-müslüm.zühd.72-Ebu davut.ilim.4-tirmizi fiten.70 HADİS:”Herkim benden yalan olduğu …bilinen bir hadis rivayet ederse o kimse yalancıdır.(müslim.1-9)HADİS:”İlerde birtakım yalancılar çıkacak . Sizlere kimsenin duymadığı hadisler getireceklerdir.Onlardan şiddetle sakının.(müslim.12) Görüldüğü gibi birçok sahih hadisle sabittirki hadis uyduranları peygamberimiz(sav) şiddetle kınamaktadır.Fakat ne yazıkki binlerce kişi çeşitli sebeplerle binlerce hadis uydurmuşlardır. Bu sebeplerden birkaç tanesi şunlardır.
1- Fırka,Mezhep ve kabilesini savunmak ,yüceltmek için hadisler uydurulmuştur.Hz Osmanın şehit olmasından sonra İnsanlar birçok fırka,mezhep ve kabileye ayrılmışlardır.Ve her gurup kendilerini haklı ve üstün göstermek için binlerce hadis uydurmuşlardır.Bununlada yetinmeyip işlerine gelmeyen hadisleri uydurma diyerek kabul etmemişlerdir.
2-İslam düşmanlarıda İslamı yıkmak için binlerce hadis uydurmuşlardır.ve bunları çeşitli yollarla elde ettikleri İslam alimleri vasıtasıyla(kimini parayla,kimini makamla,kimini şöhretle,kimini kadınla,kimini kotkutarak,kimini baskı ve şantajla)İslama sokmuşlardır.
3-İslama hizmet etmek maksadıyla ruhbanlık yaparak, müslümanları,iyi amele teşvik etmek, kötülüklerden sakındırmak maksadıyla, binlerce hadis uydurulmuştur.İlk bakışta iyin niyetli gibi görünen amellerin faziletine dair hadisler özellikle çoğunluktadır. Fakat bu hadisler son derece tehlikelidir.
4-Şahsi çıkar sağlamak maksadıyla binlerce hadis uydurulmuştur.
OKUDUĞUMUZ HADİSİN UYDURMA OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLARIZ.:
1-Uyduran kimsenin itirafı . Önce kaderiyye mezhebinde iken tevbe eden ”Eb Reca” ağlayarak şu itirafta bulunmuştur.”Kadercilerin hiçbirinden hadis rivayet etmeyiniz.Vallahi biz kader hakkında hadis uydurur insanlar arasında yayardık.Demiştir.Zındıklığı sebebi ile Basra valisi Muhammet bin. Süleyman tarafından idam ettirilen Abdülkerim .b. Ebil.Avca asılmadan önce şu ititrafta bulunmuştur.Sizn aranızda 4 bin hadis uydurdum.Bunlarda helali haram, haramı, helal ,gibi gösterdim.
2-Haberin lazfzında ve manasında bozukluk bulunması .Bu daha ziyade fesahat ve begatta çok üstün olan Hz. Peygamberin gerçek hadisiyleriyle karşılaştırıldığıonda hemen anlaşılır.
3-Birçok kişinin görmesi gereken bir olayı bir kişinin gördüğünü iddia etmesi ile hadisin uydurma olduğu anlaşılır. Mesela hz. ömerin hutbede recm vardır.demesi buna örnektir. Bu sözü hiçkimse teyit etmemiştir.
4-Akla his ve maşahedeye aykırı olması . buna örnek vermek gerekirse . Nuhun gemisinin kabeyi 7 defa tavaf ettiği 2 rekat namaz kıldığı iddiasında bulunmaktır. halbuki bu akla ve mantığa aykırıdır.
5-Tarihi vukuata aykırı olması 6- Sözün Kurana ve sünnete aykırı olması . Eğer hadis diye bildirilen söz kuran ayetlerine ve sahih hadislere ters ise hadisin uydurma olduğu hemen anlaşılır.mesela (lokman.34)”Kıyametin ne zaman kopacağını bilmek Allaha mahsustur” Buyrulduğu halde ve bunun gibi birçok ayet ve hadis olduğu halde. Kıyametin kopacağı zamanı bildiren binlerce uydurma hadis vardır….
Sayın okurlarım görüldüğü gibi çeşitli sebeplerle binlerce söz; hadis diye bize yutturulmuştur. Bilhassa Emeviler ve Abbasiler zamanında kendi çıkar ve menfaatleri ni korumak için binlerce sahih hadis uydurma hadis olarak ilan edilmiş ; binlerce uydurma hadiste sahih hadis olarak kabul edilmiştir.Bununlada yetinilmemiş daha önce defalarca değindiğimiz gibi ayetlerin yorumlarıyla ,tevilleriyle,tefsirleriyle de oynanmıştır. O halde biz müslümanlar her duyduğumuz sözü hadis olarak kabul etmeyip yukarıda maddeler halinde yazdığım 6 maddeyle kıyaslamalıyız En önemlisi de 6. maddedir. Yani bir söz Kurana ve sahih hadise aykırı ise senedi ve ravisi ne olursa olsun. Bu uydurma hadistir.
SÜNNET: Yol,gidiş,tabiat,şeriat,alışılmış yol anlamına gelen sünnet.Hz Peygamberin söz,fiil ve takrirlerinin bütününü ifade eden terimdir.Çoğulu ”sünen”dir.Sünnet Kuran-ı kerimden sonra ikinci ana kaynaktır.Fıkıh usulunde delil olarak kullanılan sünnet. Hz. Peygamberden geliş şekline göre söz.fiil,takrirdir.
1-KAVLİ SÜNNET: Hz Peygamber(sav) in çeşitli vesilelerle söylemiş olduğu sözlerdir.mesela HADİS:’Ameller niyetlere göredir. Ve herkese niyetinin karşılığı vardır.Kim Allah ve resulu için hiçret etmişse,Onun hicreti Allah ve Resulunedir.Kim elde edeceği bir dünyalık veya evlenmek istediği bir kadın için hicret ederse,onun hicretide kendisi için hicret ettiği kimseyedir.(Buhari bedül Vahy 1. iman)
2-TAKRİRİ SÜNNET:Hz .Peygamberin görüp işittiği bir işe karşı çıkmaması ve onu kabul etmesine denir.Hz.Peygamber(sav) bir işin yapıldığını gördüğü veya işittiği halde onu reddetmemiş ve susmuşsa; bu durum onun bu işi tasvip ettiği anlamına gelir.Mesela:Hz. peygamber kabirde bir kadın gördüğü halde kadına birşey dememesi ,kadınların kabir ziyaretine karşı çıkmadığı anlamına gelir.
3-FİİLİ SÜNNET:Hz. Peygamberin 3e ayrılır.
1-SÜNNETİ ZEVAİT: Hz Peygamberin bir beşer bir insan olarak yaptığı işlerdir.Yeme,içme,giyinme,uyuma,yatıp kalkma,gibi :Bu fiiller genel olarak ümmeti bağlamaz.Çünkü bunlar peygamber sıfatının değil; insan sıfatının özellikleridir.Hz Peygamberin dünyalık işleri ticaret,ziraat,savaş taktikleri,hastalık tedavisi gibi dünyevi işler. bu guruba girer.Ümmet bunun aynısı yapmak zorunda değildir.Mesela Peygamberimizin yediği yemekleri yemek; giydiği elbiseleri giyemek zorunda değildir müslümanlar. Sayın okurlarım giyinmek deyince Yakında yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum. 1982 idi sanırım. Tüm islam ülkelerinin alimleri erzurumda bir toplantı yaptılar.Bu toplantıya mekke nin ünlü alimlerinden Kabe imamıda davetliydi. Onu Erzuruma getirmekle sorumlu Türk kendisine Erzurumun soğuk memleket olduğunu orada üşüyebileceğini ve üzerine palto alması gerektiğini söyler. Kabe imamı olmaz öyle şey Peygamberin giymediği paltoyu ben giymem diye karşı çıkar. Tabi Erzuruma gelip soğuğu görünce Aman hemen bana palto verin donuyorum. der. Ona sözü hatırlatılıncada Vallahi Hz Peygamber buraya gelse eminimki oda giyerdi der. Bu olay gerçekten çok güzel örnektir. Bizim toplumumuzda sakal bırakmayanlara iyi gözle baakılmaz. Sünneti terk ettin diye kınanır. Ancak saçı uzun erkeklerede iyi gözle bakılmaz. Onlarda kadına benziyorsun diye kınanır. halbuki Peygamberimiz(sav) hem sakallı idi. hemde saçalrı uzun idi. O kadarki saçlarını arkadan bağlardı. ve üstten saçalrını ikiye ayırırdı. Şimdi ne yapacağız sünnetse ikiside sünnet değilse ikiside değil. Bilmem anlatabildimmi. PEYGAMBERİMİZE FARZ OLANLAR
HADİSİN TANIMI 7
Sayın okurlarım Hiçbir müslüman peygamber(sav) saçını uzattı diye saçını uzatmaya,misvak kullandı diye misvak kullnmaya,sakal bıraktı diye sakal bırakmaya, etek giydi diye etek giymeye,başına sarık bağladı diye sarık bağlamaya,13 sefer evlendi diye 13 hanım almaya,hasırda yattı diye hasırda yatmaya, Hurma liflerinden döşekte yattı diye hurma lifli döşek…te yatmaya, velhasıl şahsına münhasır hiçbir şeyi yapmaya mecbur ve mahkum değildir. Ve hiçbir müslümanıda bunları yapmıyor diye kınamak doğru değildir. Kendin yapmak istiyorsan yap kimse bieşey diyemez ama klütfen sende ben yapıyorum herkes yapsın diye dayatma ne olur.
2-SÜNNETİ HÜDA: İbadet ve ahirete ait amellerde ki Peygamberimizin yaptığı işler. Bu işler Peygamber sıfatının gereği dinin gereği olduğu için ümmet buna uymak zorundadır.Namaz.oruç.hac.v.b
3-PEYGAMBERİMİZİN ŞAHSINA AİT EMİRLER:Allah(cc) tarafından yanlız peygamberimize mahsus olan emirler vardır. Bu emirleri yerine getirmek Peygamberimize farzdır. Ama ümmetine farz değildir.Mesela. Teheccüt namazı,visal orucu,4 ten fazla kadın alması,gibi fiillerde ümmet sorumlu değildir.Fakat maalesef sünneti hüdaya pek önem vermiyen müslümanlar. Kendilerine emredileni değil emredilmeyeni yapma alışkanlıklarından dolayı sünneti zevaide önem vermektedirler. Cahilliğin en büyük özelliği olan öze değil şekle önem vereme hastalığından dolayı Peygamberimizn ahlakla ilgili yüzlerce hadisi olduğu halde onun ahlakını değil giyim kuşamını örnek almaktadırlar. Halbuki iman şekilde değil kalptedir.iman görünüşte değil ahlaktadır. iman sakalda, bıyıkta, şalvarda ,cübbede sarıkta değil. salih ameldedir. Eğer öyle olsaydı göbeklerine kadar bembeyaz sakal bırakan papazların hepsinin cennete girmesi gerekirdi.
Sayın okurlarım dert o kadar büyükki, yara o kadar derinki anlatamam nereye el atsanız dökülüyor. Nereye tutsanız elinizde kalıyor.Değil iki kitap ömrüm olursa bu konuda yüzlerce kitap yazmam gerekecek galiba.
RAVİ:Hadis rivayet edenlere denir.Rivayet olunmuş hadislerin sıhhati herşeyden önce hadisleri nakleden ravilerin güvenilir. (sıka9 olmalarına bağlıdır. Çünkü sıka olan ravi kendisi gibi güvenilir sahih hadisler nakledecektir.Sıka olmayanlarda zayıf hadis nakledecektir.Hadis rivayet edenlerin hadisi kabul edilenlerden olması şarttır.buda bazı şartları gerektirir.Bu şartlardan birisi eksik olursa bu hadisi rivayet edenlerin hadisi alınmaz. ZAYIF HADİS ÇEŞİTLERİ
HADİSİN TANIMI 8
RAVİ: Ravide bulunması gereken şartlar şunlardır.1- Müslüman olma 2- Mükellef olma 3-Adalet 4- Zabt
1-Müslüman olma:Ravinin içiyle dışıyla tam bir müslüman olması gerekir.Kafir ve münafığın rivayet ettiği hadis geçersizdir.
2-Mükellef olma: Çocuk ve delinin rivayet ettiği hadis geçersizdir.
3-Adalet: Hadisi rivayet edenin günahlardan kaçınan takva sahibi dürü…st,doğru sözlü,sevilen, sayılan,kişi olması gerekir.
4-Zabt: Hadisi rivayet eden kişi unutkan olmamalı,bilgiyisaklayan ve unutmayan kişi olması gerekir.Unutkan birinin rivayet ettiği hadise güvenilmez.
MÜDELLES HADİS:Zayıf hadistir.Bu ismi almasının sebebi ravilerden biri duymadığı halde konuşmadığı halde falanca kişiden bu hadisi duydum diye yalan sötlemesinden dolayıdır.Ravisi sıka olmadığı için bu hadis zayıf hadistir.
MÜDREC HADİS:Zayıf hadis çeşitlerinden biri Müdrec kelimesi bir şeyi birşeye eklemek vya içine sokup yerleştirmek manasına gelir.Hadis ilminde ise Ravisi tarafından isnadına veya senedine ,metnine hadisin aslında olamyan bazı sözsler sokulmuş olan sözler demektir. bu hadis zayıf hadistir.
MÜNKER HADİS: Zayıf hadis gurubundandır.Zayıf bir ravinin güvenilir sika ravilere muhalif olarak rivayet ettiği ve bu rivayetinde tek kaldığı hadistir. mesela ”Müslüman kafire ,kafir müslümna varis olamaz. ” bu hadis münkerdir çünkü bunu rivayet (zuhri) güvenilir olmadığı gibi başka hiç kimse buna benzer söz söylememiştir.
MÜRSEL HADİS.Zayıf hadis kısmından biridir. Tabiibnden birinin senedinde sahabeyi zikretmeksizin doğrudan doğruya peygamberimizin adını anarak naklettiği hadislerdir. Mürsel hadisler dinde delil(hüccet) olamaz Ancak bu hadislerin sahabi sözü olması dolaysıyla değeri vardır. Eğer söz kurana ve sünnete ters değil ise bu hadislerle amel edilebilir.nitekim buhari ve müslimde birçak mürsel hadis mevcuttur.
MEVKUF HADİS.Zayıf hadislerden Bu hadislerde söylenen söz resulullaha ait olmayıp sahabilere aittir.Sahabilerin sözleri,fiilleri,ve takrirlerinin toplandığı hadislerdir. Bu hadislerle amel etme zorunluluğu yoktur. Ancak Kurana ve hadise ters düşmeyen sahabe sözüyle amel edilebilir.
MÜNKATI HADİS:Lugatta kesilmiş kopmuş demektir.Hadis ilminde ise ravilerden biri veya her ikisi atlanan veya ravinin kim olduğu bilinmeyen hadislerdir.Bu hadislerle amel etmek caiz değildir.
MU’DAL HADİS:Senet zincirinde peşpeşe iki veya daha fazla ravinin olmadığı bu nedenle zayıf olan hadis.Munkatı hadisin bir şekli olan bu hadis zayıflık bakımından munkatı dan daha zayıftır.
MUHALLEL HADİS:Dış görünüşü bakımından sağlam .sahih hadis gibi görünen.Halbuki uzman hadiscilerin anlayabileceği içinde gizli illet olan hadislerdir. Bu hadislerle amel edilip edilemiyeceğine hadisciler karar verir.
MUZDARİB HADİS:Güvenirlikleri birbirine eşit olan ravilerin birbirinin zıddı hadisleri bildirmesine denir. Aralarında tercih yapılamadığı için böyle hadisler zayıf hadistir. mesela HADİS:Fatma binti kaysın şu hadisi Hz peygamber zekat hakkında sorulduğu zaman O malda zekattan başka hak vardır. Dedi(tirmizi.zekat.27) aynı hadisi aynı kişi ibni macede ”malda zekattan başka bir hak yoktur” diye geçer(İbni mace.zekat KURANLA HADİS ÇELİŞEBİLİRMİ?
HADİSİN TANIMI 9
Sayın okurlarım görüyorsunuz değilmi? aynı kişiden rivayet edilen aynı hadisi birisi öbürünün tam tersi anlamış dolayısıyla biz ne yapacağız . İkisinede itibar etmiyeceğiz illada birini tercih etmek gerekiyorsa Kurana ve sahih hadislere hangisi uygunsa onu tercih edeceğiz.
Sayın okurlarım hadis konusunu ayrıntılı olarak işlememim sebebi her okuduğunuz …hadisi doğru olarak kabul etmeyiniz. Hadislerin nice çeşitleri var. Arkadaşlar sizi daha iyi aydınlatmak için şu örneği vereceğim.hadisi şeriflerin yazılımına 300 yıl sonra başlandığına göre teşbihte hata olmaz. şimdi 2010 yılındayız. çık 300ü 1710 yılı olur değilmi? bugün 2010 yılında yaşayan birisinin sözlerini yazmak gerektiğini farzedelim.mesela kanuniyi ele alalım şimdi yaşayan kişi kanuniyi tam olarak nasıl anlatır.Kanuninin söylediklerini bire bir bilmemiz mümkün olurmu? kaldıki bize anlatanlar kendi cephelerinden olayı ele almazmı.veya almıyormu kimisi kahraman kimisi emperyalist kimisi gaddar,kimisi , dindar,kimisi,seks düşkünü,yani herkes istediği gibi değerlendirmiyormu. bırakın eskiye gitmeyi daha 50yıl önce idam edilen menderesi kimi vatan haini kimi kahraman olarak görmüyormu . İşte muaviye ve yezit peygamberimiz(sav) tüm sülalesini yok ettikten sonra kendi saltanatı için kendi çıkarı için binlerce uydurma hadis üretmiştir.Her zaman söylediğim gibi tekrar söylüyorum . hadisin başında hangi sıfat olursa olsun, sahih,hasen,mürsel,v.b senedi ne kadar sağlam olursa olsun bizim için geçerli olan tek şey Kurana tersmi değilmi tek dayanağımız tek garantimiz o çünkü o insan sözü değil Rabbimin sözü Şimdi size bir soru. Bu sorunun cevabını hep merak etmişimdir ve kime sorduysam tatmin edici cevap alamamamışımdır. Bu sorunun cevabını kim verirse söz veriyorum bir aylık maaşımı vereceğim. Ama lütfen beni ateistlikle bilmem neyle suçlamayın Allah aşkına bende sizler gibi dinini yaşamaya çalışan birisiyim sadece sizlerin sormya cesaret edemediği soruyu soruyorum. Peygamber efendimiz(sav) en az 10 yıl günde 5 vakit namaz kıldı fazlada en az diyorum. yani 365.5=18 250 10 yılda 182500 (yüz seksen iki bin beşyüz) defa namaz kıldı.ve abdest aldı değilmi? 180 bin kez abdest alan bir insanın yanında hiç kimse olmadımı? ve mekkenin fethinde 100 bin kişiye ulaşan müslümanlarda abdest aldılar. Bu insanlar dan hiçbiri merak edip ya resulullah abdest neden bozulur. diye sormadı bunda bir gariplik yokmu? Veya herşeyi anlatan peygamberimiz(sav) abdsti bozan şey şudur niye demedi.Niçin şafiiler Hz. aişeye değdiği için abdesti bozuldu hanefiler kan aktığı için bozuldu diye tereddüt içindeler 1400 yıl geçti hala fikir birliği yok. Abdest ya birinden bozulur ya ötekinden yada ikisinden de bozulur öyle değilmi?Sizce bunda bir gariplik yokmu?180bin kere abdest alan birini ne kimse gördü ne kimse sordu. yüzvbinlerce kişi abdest aldı yıllarca acaba neden abdestim bozuldu diye merak eden hiç çıkmadımı ? Lütfen cahilliğime bağışlayın ve bu sorunun cevabını birisi bana versin ne olur. Sadece abdeste değil Peygamberimiz (sav) benim kıldığım gibi kılın buyurmadımı Yukarıda geçti . iyide hanefiler başka kılıyor şafiiler başka kılıyor bunun cevabınıda lütfen verebilirseniz.Çok iyi olur bun dan başka sorularımda varda bunların cevabını aldıktan sonra inaşaallah selam ve dua ile.

HZ. MUHAMMET(SAV) İN HAYATI


HZ. MUHAMMET(SAV) İN HAYATI      HZ MUHAMMET(SAV) İN HAYATI

DOĞUMU ÇOCUKLUĞU VE GENÇLİĞİ:
İnsanlığı hakka ve hakikate sevketip Dünya ve Ahiret saadetlerini sağlamak üzere; Allah(cc) tarafından gönderilen peygamberlerin sonuncusu ve alemlerin rahmeti olan peygamberimiz(sav)(20 nisan 571) 12 rebiulevve…l 571 pazartesi günü Mekkede doğdu. Peygamberimizin Hz. İbrahimin soyundan olduğu ; hem Kuran-ı kerimdeki ayetlerl…e hem de şerecesi ile sabittir. (Muhammed ,b. Abdullah, b. Abdülmüttalip, b.Haşim, b. Abdülmenaf, b. Kusayy, b.Kilab, b. Mürre, b. Kaab, b. Lüeyyb, b.Galib, b. Fihr, b. Malik, b. Ennadr, b. Kinane, b.Hüzeyme, b. Müdrike, b. İlyas, b. Mudar, b.Nizar, b. Me’add, b. Adnan…Hz. İbrahim.
Hz. Peygamberin doğumundan iki ay önce babası Abdullah ticari bir seferden dönüşte Medinede vefat etmiştir.Annesi Amine Kureyş kabilesi kollarından Benü zührenin reisi Vehp . Abdülmenafin kızı idi. O sıralarda ,Mekke eşrafı çocuklarını çölde bir süt anneye vererek emzirme adadine sahip oldukları için, Hz Peygamber,kendi annesi Amine tarafından ancak bir kaç kez emzirilmiş; Süt anneye verilinceye kadarda amcası Ebu Lehebin cariyesi Süveybe ona süt annelik yapmıştır.Daha sonra Mekkeye komşu çöllrde yaşayan Hevazin kabilesinin kollarından ,Benu sa’da mensup Halime binti Ebi Züeyb uzun süre Hz Peygambere süt emzirmiştir. Mekke eşrafı tarafından Mekkenin ağır ve sıcak havası çocukların gelişimine ve sağlıklarına zararlı görülüyor;Ayrıca hac münasebetiyle her kesimden insanla temas halinde bulunan Mekkede Arap dili yabancıların tesiri altında kalabildiğinden ; feraset ve belagata önem veren Mekkeliler;Çocuklarının dili öğrenmesi ilk yıllarında arapçanın saf bozulmamış şekliyle ve olanca feraset ve belagatıyla,arı,duru konuşulduğu,beldelerde geçmesini uygun buluyorlardı. Bu bakımdan fasih arapçaları ile ün yapmış Benu sa’d kabilesi arasında yaklaşık ilk 2.5 yılını geçiren Hz Peygamber; ilerde üstleneceği ilahi risalet görevi için hem bedenen ,hemde ruhen burada hazırlanmış oluyordu.Hz Peygamber 40 yaşından itibaren yürüttüğü islama davet vazifesi kabul etmek gerekirki aslında meşakkatli yorucu bir takım sıkıntıları olan mukaddes bir vazifedir.İŞte bunun için sağlam bir bünyeye sahip olmak gerekiyordu. Hz. Peygamber böyleleikle çocukluğunun ilk yıllarında Mekkenin boğucu sıcak ve sıtmalı havasından uzaklaşmış ,suyu ve havası güzelbölgede sağlıklı bir şekilde gelişme imkanını bulmuş oluyordu.Diğer taraftan güzel konuşmanın kitleler üzerindeki etkisi malumdur. PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUKLUĞU
HZ. MUHAMMET(SAV) 2
İlerde muhtelif insan kitlelerine muhatap olacak bir peygamberin şüphesiz iyi bir dil bilgisine sahip olması ve dili davasının uğrunda iyi şekilde kullnması gerekiyordu.İşte bu nedenle Hz Peygamber çocukluğundan itibaren davet faaliyetleri …için hazırlanıyordu. Yanlız kendisi o yıllarda ilerde peygamber olacağına dair hiçbir bilgisi olmadığından bu k…endi iradesi ile değil. Allahın yönlendirmesi ile kontrol ve murakabe altında tutması ile oluyordu. Peygamberimiz süt annesi Halimenin yanında iken vuku bulan ”Göğsünün yarılması”(şerhus sadr-şakkus sadr)oalyınıda yine davete hazırlık olarak değerlendirmek gerekir.Bu olayda Hz. Peygamberin göğsü görevli iki melek tarafından yarılmış kalbi çıkarılarak, şeytanın ve nefsin tasallut ve saptırmasından arındırılmış, ve zemzemle yıkanarak tekrar yerine konulmuştur. Böylece ruhen davete hazırlanmış oluyordu. Göğsünün yarılması olayından sonra süt annesi Halime tarafından Mekkeye getirilerek öz annesi halime ve dedesi Abdülmüttalibe teslim edilen Peygamberimiz(sav) 6 yaşına kadar annesi Aminenin yanında kaldı. Bu sıralarda Amine Hz. Peygamberide yanına alarak Medinedeki akrabalarının yanına ziyarerete gitmişti.Bu vesile ile 6 yıl kadar önce ölen eşinin kabrinide ziyaret etmiş oalacaktı.Bir ay süren bir misafirlikten sonra Mekkeye dönerken Ebva denilen köyde Amine vefat etti.Ve oraya defnedildi.Artık hem yetim hemde öksüz kalan çocuğu dadısı Ümmül Eymen dedesi Abdülmüttalibe teslim etti. Dedesi Hz Muhammede iki yıl bakabildi.Peygamberimiz 8 yaşında iken dedesi vefat etti.Peygamberimize amcası Ebu Talib sahip çıktı. Ve 25 yaşına kadar onun yanında kaldı. Hz Peygamber 12 yaşında iken amcası Ebu Talible birlikte Şama doğru yol alan t,cari bir kervana katılmış,Ve kafile Şam yakınlarında Busra adlı bir mevkide mola verdiği zaman buradaki manastırda bulunan Bahira adlı rahip İslam kaynaklarına göre Hz. Peygamberin özelliklerine bakarak,Onun ilerde Paygamber olacağını anlamıştır. Hz. Peygamber çocukluk yıllarında bile hiçbir puta tapmadığı gibi ; Onlar adına kurban kesmemiş , kesilen kurbanlarında etinden asla yememiştir. Ve asla putlar adına yeminde etmemiştir. Ebu Talibe yardımcı olmak için gençlik yıllarında ücretli çobanlık yapmış; çübanlığı sırasında o zamanki depdebeli karışık ortamdan uzak doğayla başbaşa kalmış ve sürekli tefekkür etme fırsatı bulmuştur PEYGAMBERİMİZİN AHLAKI:
Ne bulursa onu giyerdi.Gümüş yüzüğü vardı.Ve bazen sağ ,bazende sol küçük parmağına takardı..Hizmetci veya başka birini binekte olduğu zaman terkisine alırdı.Deve,at,katır,ve merkep gibi hayvanlardan hangisinibulursa ona biner. bazen başı açık yalınayak ve cüppesiz olarak gezedi.Şehrin en uzak yerlerinde olan hastaları bile ziyarete giderdi..Güzel kokuyu severdi.Fakirlerle …düşer kalkar,ve onlarla beraber yemek yerdi.Asla şahsi kininden dolayı beddua etmezdi.Hiç kimseden öç almamıştır.Hiç kimseyi döğmemiştir. Döğüşmemiştir.Misafire çok ikram ederdi.Resulullah insanların en güzel ve en tatlı konuşanı idi.Bununla ilgili olarak birçok hadis vardır.Az kelimelerle çok şey anlatırdı.Kelimeleri tane tane telaffuz ederdi.Boşa konuşmazdı.Gayet açık sözlü idi.Fuzuli konuşmazdı.daima hakkı konuşurdu.Resulullah yemek ayırmaz. Kalabalıkta yemeği sever.Yemeğe başlarken Besmele çekerdi.Çoğu kez diz üstü bazende bağdaş kurarak yerdi.Yemeği sıcakken yemez.soğumasını beklerdi. Her zaman önünden yerdi.Resulullah elenmemiş arpa unundan pişirilen ekmeği yerdi.Salatalığı ise taze hurma ve tuzla brlikte yerdi.Meyvelerden daha ziyede Yaş hurma,üzüm,kavun,karpuzu severdi.Karpuz yerken şeker ve ekmekle yerdi. Kendisi ava avlamaz. Fakat gelen avlanan hayvanlardan yerdi. Koyunların bacaklarını ve butlarını yemeği severdi.Ayrıca tencerede pişen kabağı, ekmeğin sirkeye doğranmasını,ve acve hurmasını sever. Ve ona bereketli olması için dua ederdi.Soğan,sarmısak pırasa v.b şeyleri yemezdi.Yemekten sonra ellerini yıkar.Ondan sonra yüzünü yıkardı.Suyu 3 nefeste içerdi.her nefeste besmele çeker. ve içtikten sonra elhamdülillah derdi.Evde yemek istemezdi. Sofra kurulursa oturur. yer. ve bazen kendisi kalkıp alırdı. Resulullah. izar,nida,gömle,cüppe ne bulursa giyerdi. Yeşil elbise giymekten hoşlanırdı. Çoğu zamanda beyaz giyerdi. Elbiseleri topuktan aşağya sarkacak kadar uzun olmazdı.Başına bazen sarıklı, bazen sarıksız halde örterdi.Elbiseyi sağ tarafından giyerdi.Eski elbiselerini fakirlere verirdi.
Sayın okurlarım Peygamber efendimizin hayatından bazı kesitleri sizinle paylaştım. Genelde pek bilinmeyen taraflarını yazmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi peygamberimizin hayatı çile ve meşakketle geçmiştir.HZ. MUHAMMET(SAV) 5
VUCUT ÖZELLİKLERİ: Hz. Peygamber (sav) Uzuna yakın, orta boylu, pembemsi, nurani , beyaz tenli olup iri yapılı idi.Ama şişman değildi.Ve göbeği göğüs hizasınfdan taşmazdı. Uyumlu ve dengeli bir vucuda sahipti. Başı irice olup ona ayrı bir h…eybet ve güzellik katıyordu.Saçları kumral olup. Düz ile kıvırcık arasında idi. Ve kulak yumuşağına kad…ar uzanıyordu. Sçını çoğu zaman tam ortasından ayırarak iki yana doğru tarardı.Muntazam ve gür bir sakalı vardı.Saç ve sakallarındaki beyaz tel sayısı vefat ettiğinde 20 30 u geçmiyordu.Saç ve sakal bakımını asla ihmal etmez. Yanında devamlı tarak bulundururdu. Kaşlarının arası hafif aralıklı, gözleri siyah,burnunun üst tarafı hayet itidal üzere yüksekçe,dişleri muntazam ve tertemizdi. Devamlı misvak kullanırdı.Omuzlarının arası genişce omuz başaları kalın. El ve ayakları kalınca idi.İki kürek kemiği arasında keklik yada güvercin yumurtası büyüklüğünde tüylerle kaplı kırmızımtrak renkte bir beni vardıki; Bu ben Peygamberlik mührü idi.Yürürken adımlarını düzgünce kaldırarak atar. Sanki yokuştan iniyormuşcasına önüne hafifce eğilerek hızlıca yürürdü. Hz. Peygamber Bedeninin,Elbiselerinin,yi
yeceklerinin ve temizliğine çok dikkat eder. idi.
PEYGAMBERİMİZİN ŞAHSİYETİ VE AHLAKI:
Peygamberimiz(sav) Ahlak ve şahsiyet itibariyle insanların en mükemmeli idi. Bu hususta Kuran-ı Kerim şöyle buyurur.(kalem.4)”Şüphesizki sen büyük bir ahlak üzeresin.” HADİS:”Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.(muvatta.8) HADİS:” Beni Rabbim terbiye etti. Ve güzel terbiye etti.” HABEŞİSTANA HİCRET
HZ. MUHAMMET(SAV) 4
Hz.Peygamber Peygamberliğinin 4. yılından itibaren peygamberliğini açık açık ialan etti. Bu yıldan sonra Mekke müşrikleri özellikle korunmasız. müslümanlara insaf ve vicdana sığmayan eziyet ve işkencelerede bulundular. Bu işkenceler karşısı…nda Hz. Peygamber isteyen müslümanların Habeşistana gidebilleceklerini belirtip hicret izni verilince nübüvvetin 5 ve …6. yıllarında müslümanlardan birer gurup 1. ve 2. habeş hicretlerini gerçekleştirdiler.Mekkeli müslümanların böylece Mekke haricine islamı taşımaları müşrüklerin hınç ve kinini artttıdı.Ama Cenabı Hakkın yardım ve inayeti sebebiyledirki İslama gösterilen bu düşmanlıklar.bile hak dinin yayılmasına yardımcı oluyordu.Mesela azılı müşriklerden Ebu Cehilin bizzat Hz. Peygambere yaptığı sözlü ve fiili bir sataşma Kureyş arasıbda şahsiyeti ve kuvvetiyle büyük bir itibara sahip olan Hz. Hamzanın müslüman olmasını sağladı. Ardından Mekke idare meclisi Darul Nedve de alınan Hz. Peygamberi öldürme kararını uygulamak için harekete geçen güçlü şahsiyet Ömer bin. Hattab Hz Peygamberi öldürmek üzere onu ararken aslında ayakları onu hidayete sevkediyor ve Ömerin katılmasıyla İslam saflarına yeni bir güç ,heyecan ve şevk gelmişti. Hz. Hamza ve Hz. Ömerin müslüman olmaları Kureyşli kafirlerin gözünü korkutmuştu.Bunun üzerine peygambere inananlara peygamberliğin 7. ve 10. yılları arasında boykot ve muhasara kararı aldılar. Mekkeliler ve müslümanlarla ve de onları koruyan Haşim oğulları ile hiçbir müsabette bulunmayacaklarına ,her türlü ilişkiyi keseceklerine,onlarla hiçbir şekilde alışverişte bulunmayacaklarına hertürlü ilişkiyi keseceklerine ,hiçbir alışveriş yapmayacaklarına ,oturup kalkmayacaklarına ,kız alıp vermeyeceklerine dair bir karar aldılar.Bu kararı yazdıklareı sahifeyi kabenin duvarına asarak dini bir hüzviyet verdiler. Bu karara ihanet eden hem vatana hemde dine ihanet etmiş sayılacak ve en ağır şekilde yani idamla cezalandırılacaktı.Mekkeliler tarafından 3 yıl süreyle ve tititzlikle uygulanan bu karar elbette çok sıkıntılı ve zor günler yaşatmıştır. Peygamberliğin 10. yılında bu karar iptal edilip boykot ve muhasara kaldırıldığı vakit. Müslümanlar çok fazla sevinemediler. Çünkü Peygamberimiz(sav) Amcası Ebu Talibi ve hanımı hz.haticeyi art arda kaybetti. Müslümanlar bu yıla hüzün yılı adını verdiler. Ebu Talibin ölmesi işi çok zorlaştırmıştır. çünkü amcası Ebu talib müslüman olmasada yiyenini kolluyor ondan korkusuna yiyenine yanaşamıyorlardı MEKKE DÖNEMİ
HZ. MUHAMMET(SAV) 3
ÇOCUKLUĞU VE GENÇLİĞİ:
Hz. Peygamber(sav) 20 yaşında iken Mekkeliler ile Hevazin kabilesi arasında Ficar harbi vuku buldu. Ve sonra Hilful Fudul(antlaşma) olayı gerçekleşti. Hz Peygamber 25 yaşında bizzat kendisinin idare ettiği bir ticaret… kervanı Hz.Peygamber ile Hz. Haticeyi karşılaştırdı. Ve aralarında gerçekleşen evliliklerinden 6 çocuğu oldu.Bunlardan dörd…ü kız.olup(Zeynep,Rukiyye;Ümmü Gülsüm ,ve Fadime) adlarını almıştır.Bunların 4 üde babalarının peygamberliğine yetişmiştir.Ve ona iman ederek hicret etmişlerdir.Oğulları ise (Kasım ,Abdullah ,İbrahim)dir. İbrahimin annesi Mısırlı cariye Mariye dir. Erkek çocukların üçüde küçük yaşta ölmüşlerdir.Peygamberimiz(sav) güvenirliği ve dürüstlüğü sebebiyle El Emin lakabı almıştır.Hz Peygamber 35 yaşında iken meydana gelen kabe tamiri olayı meselesinde Mekke sülaleleri arasında çıkan ve kanlı bir çatışmaya doğru giden;analaşmazlığı herkesi memnun edecek şekilde çözmesi ona duyulan güveni arttırmıştır. 35 yaşından sonra sık sık tenha yerleri çekilyor tefekkür ediyordu. Bilhassa ramazanlarda bunu dahada sıklaştırıyordu.genellikle
de hira mağarasına giriyordu.
PEYGAMBERLİĞİ VE MEKKE DÖNEMİ:
Hz Peygamber 40 yaşında iken yine bir ramazanda Hira mağarısında tefekküre dalmışken ;Vahiy getirmekle görevli Cebrail(as) Ona ilk vahiy olan alak suresinin 5 ayetini getirdi. Artık o Peygamberlikle görevlendirilmişti.Ona iman eden ilk insan hanımı Hz.Hatice annemiz olmuştur.Erkeklerden ilk iman eden Hz.Ebu Bekir, Çocuklardan Hz.Ali,ve Zeyd bin Harise kendisine ilk iman edenlerdendir.Ardından Hz.Osman,Abdurrahman.bin.Avf,Zübeyr.bin.El Avvam,Talha.bin Ubeydullah, Sa’d bin. Ebi Vakkas,Ebu Ubeyde bin. Cerrah,Said.bin.Zeyd,Abdullah bin. Mesud,gibi şahsiyetler müslüman olmuşlardır.Hz. Peygamber ilk 3 yıl davetini gizli sürdürdü.Bunun sebebi müslüman olanların , mallarına ve canlarına zarar gelmemesi ,Filizlenmekte olan İslam davasının sekteye uğratılmaması içindi. Bu 3 yılda faaliyetler genellikle El Erkam ın Kabe karşısında Safa tepesindeki yamaçlarda bulunan evinde yürütülüyordu. PEYGAMBERİMİZE İTAAT İLE İLGİLİ AYETLER:
(Ahzab.31)”Sizden kim Allah ve Resulune itaat eder,ve yararlı iş yaparsa,ona mükafatını iki kat veririz.Ve ona bol rızık hazırladık.”
(Ahzab.40)”Muhammet sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir.Fakat o Resul ve son Peygamberdir.”
(Ahzab.56)”Allah ve melekleri Peygambere çok salavat g…etirirler.Ey müminler sizde ona selavat getirin. Ve tam bir teslimiyetle selam verin.”
(Ali imran.31)”Deki eğer Allahı seviyorsanız bana uyunki Allahta sizi sevsin.ve günahlarınızı bağışlasın.Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”
(Ali imran.132.)”Allaha ve Resulune itaat edinki rahmete kavuşasanız.”
Ayrıca bakınız(Sebe.28,Sebe.47,fatır.4,Fatır.8,Fatır.23,sad.17,Sad.86,Zümer.19,Zümer,41,Şura.48,Muhammet.33,Fetih.2,
Fetih.10,Huccurat.2,Kaf.45,Zariyat.54,zariyat.55,Tur.29,Tur.40,Necm.1-18,Necm.29,kamer.6,Mücadele.20,Mücadele.22,Cuma.3,Kalem.1-2,
PEYGAMBERİMİZİN AHLAKI:
Resulullah insanların en yumuşak olanı ,en şacaatlisi,insanların en adaletli olanı,insanların en çok namaslu ve iffetli olanı idi.Resulullah insanlareın en cömerti idi.Onun elinde para akşamlamaz.veya sabaha kalmazdı.Elinde para kalsa onu dağıtmdan eve gitmezdi.Eline geçen bütün serveti Allah yolunda harcardı.Kendisinden istenen birşey şayet onda varsa mutlaka verirdi.Kendi ayakkabılarını tamirini yapar.Kendi elbiselewrini diker.Kadın ve mutfak işlerine yardım ederdi.Çok üstün bir haya sahibi idi.Fakir, zengin, büyük, küçük, herkesin davetine icabet ederdi.Hediyeyi küçükte olsa kabul ederdi.Ve hediyeye karşılık verirdi. Hediye olarak verilenleriyer fakat sadaka olarak verilenleri yemezdi.Ayak takımının davetine katılırdı.Şahsı için kızmaz.Allah için kızardı.Aç kalıp karnına taş bağladığı olurdu. Olanı yer asla geri çevirmezdi. Yemek seçmezdi.Yaslanarak yemek yemezdi.Hastaların ziyeretine gider. ve müminlerin cenazelerinin teşyiinde hazır bulunurdu.İnsanların en alçak gönüllüsü idi.Konuşurken sözü uzatmazdı.Üstün bir belagati vardı.İnsanlar içinde en güler  yüzlü olanıdır